Adli makamlarca yapılan soruşturma aşamasında dinleme ve takibe dayanılarak disiplin soruşturması açılabilir mi? Adli makamlarca yapılan soruşturma aşamasında dinleme ve takibe dayanılarak disiplin soruşturması açılabilir mi?

Memurun Basına Açıklama Yapmasının Kapsamı Nedir ?

Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun devlet memurlarının ödev ve sorumluluklarının açıklandığı 2. Bölümde yer alan Basına bilgi veya demeç verme başlıklı 15. maddesinde   "Devlet Memurları, kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç veremezler. Bu konuda gerekli bilgi ancak bakanın yetkili kılacağı görevli illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilebilir" hükmü yer almaktadır.İlgili maddeden de anlaşılacağı üzere devlet memurlarının  yürütmüş oldukları kamu görevleri  ile alakalı basına bilgi vermeleri yetkili amirlerden izin almalarına bağlanmıştır.İlgili kanunun 15. maddesinde yer alan hususlara aykırı hareket eden memurlara ise yine aynı kanunun 125. maddesinin (m) bendinde , "Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek..." fiili kınama cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

Ancak devlet memuru olarak görev yapanların basına vermiş olduğu her demeç yasak kapsamında mıdır? Devlet memuru basına yapacağı her açıklama için kurumundan veya amirinden izin almak zorunda mıdır?

Konuya ilişkin olarak Danıştay Başkanlığı 12. Dairesinin 2013/4 Esas ve 2016/2974 karar nolu kararında memurların basına bilgi vermesinin sınırlarını ve kapsamını belirleyen örnek bir karar verilmiştir.İlgili karar incelendiğinde devlet memuru olanların basına hangi konularda bilgi verebileceği hangi konularda bilgi veremeyeceği hususunda gerekli açıklamalar yapılmıştır.İlgili karara göre 

-Devlet memuru olarak görev yapanların kamu görevleri ile alakalı olarak basına verecek oldukları bilgilerde kurumlarından veya amirlerinden izin almaları gerektiği,

-Devlet memuru olarak yapmış olduğu kamu görevi ile alakalı olmayan konularda demeç veren memurun kurumundan izin almasına gerek olmadığı,

-Devlet memurunca  kamu göreviyle alakalı olmayan hususlardaki  basına verilen demecinde  veya açıklamasında Anayasal ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan veya kanunlarca suç teşkil eden bir durum yoksa ilgililere disiplin cezası verilmesinin mümkün olmadığı yönünde karar verilmiştir. 

İlgili Danıştay Kararı yazımız ekinde yer almaktadır.

T.C.

D A N I ŞT A Y

Onikinci Daire

Esas No : 2013/4

Karar No : 2016/2974

Anahtar Kelimeler : İfade Özgürlüğü, Kamu Görevi, Disiplin Cezası, “Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz”İlkesi,

Özeti :Devlet memuru olan davacının, özel bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaların yürüttüğü kamu göreviyle ilgisi bulunmayıp bireysel görüşlerinin dile getirilmesine yönelik olduğu ve Anayasal “ifade özgürlüğü”nün sınırlarının aşılmadığı, bu nedenle programa katılma konusunda izin alma yükümlülüğü bulunmayan davacıya verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.

TÜRK MİLLETİ ADINA

......................

İdare Mahkemesince, davacının Devlet memuru satüsünde öğretmen olarak görev yapması nedeniyle, bir yönüyle siyasi içerik ve amacı da bulunan TV programına izinsiz katılmasından dolayı disiplin cezasının verildiği, davacının, geniş anlamda siyasi bir yönü de olan bir konuda bir televizyon programına katılarak kurumlarınca belirlenen usul ve esaslara uymakta kusurlu davrandığı açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. Anayasa'nın "düşünce ve kanaat hürriyeti" başlıklı 25. maddesi, "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz." hükmüne amirdir.

Anayasa'nın 26. maddesinde de, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 15. maddesinde; "Devlet Memurları, kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç veremezler. Bu konuda gerekli bilgi ancak bakanın yetkili kılacağı görevli illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilebilir" hükmüne yer verilmiş olup; 125/B maddesinin (a) bendinde; "Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak", (m) bendinde de, "Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek..." fiili kınama cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 15. maddesinin gerekçesinde ise; Kamu görevlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak basın organlarıyla radyo ve televizyon kurumlarına bilgi ve demeç vermeye kimlerin yetkili olduğunu belirtmek ve idarenin halkla ve kamuoyuyla münasebetlerinde insicamlı bir düzen sağlamak amacıyla bu maddenin

konulduğu belirtilmiştir.

...............

Disiplin cezaları, kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı eylemlerine karşı düzenlenen idari yaptırımlardır. Kamu hizmetlerinden sürekli uzaklaştırılabilmek gibi ağır sonuçlara kadar uzanan disiplin cezaları, ağırlığı ve önemi sebebiyle Anayasanın 38. maddesindeki suç ve cezalara ilişkin kurallara tabi tutulmuşlardır. "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi uyarınca, ceza yaptırımına bağlanan her bir eylemin tanımının yapılması ve yasanın ne tür eylemleri suç sayarak yasakladığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Sözü edilen suç tanımlaması yapıldıktan sonra, suçun karşılığı olan cezanın ve suç sayılan eylemi gerçekleştiren kamu görevlisinin hangi disiplin kuralını ihlal ettiğinin açık bir şekilde ortaya konulması da zorunludur.

Söz konusu eylem, mevzuatta öngörülen tanıma uymuyorsa verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı açıktır.

Kişilerin düşüncelerini açıklamaları özgürlüğü Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Düşünceyi açıklama özgürlüğü Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nin Handyside kararında belirtildiği gibi, sadece hoşa giden veya zararsız ya da tepki yaratmaz sayılan haber veya fikirler için değil, devlete veya halkın bir kısmına ters düşen, şoke eden ya da üzüntüye sevk edenler için de geçerlidir.

Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile soruşturma raporunun değerlendirilmesinden, davacının özel bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaların yürüttüğü kamu göreviyle ilgisinin bulunmadığı, bireysel görüşlerinin dile getirilmesine yönelik olduğu ve Anayasal ifade özgürlüğünün sınırlarının aşılmadığı, dolayısıyla söz konusu programa katılma konusunda kurumunu bilgilendirme ve izin alma yükümlülüğünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Nitekim, soruşturma raporunda, davacının adı geçen televizyon kanalında yaptığı açıklamaların öğretmenlik mesleği ile ilgili olmadığı, bu nedenle 657 sayılı Kanun'da düzenlenen "izinsiz olarak basına bilgi verme" fiilini kapsamadığı belirtilmekle birlikte, davacının Devlet memuru olması sebebiyle kurumundan izin alması gerektiğinden, kurumlarca belirlenen usul ve esaslara uymayarak kusurlu davrandığı gerekçesiyle disiplin cezası ile cezalandırılması yönünde teklifte bulunulduğu ve soruşturma raporu ile getirilen teklif doğrultusunda dava konusu işlemin tesis edildiği

görülmektedir.

Bu itibarla, disiplin suçu teşkil etmeyen fiili nedeniyle davacıya disiplin cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

Öte yandan, dava dilekçesinde dava konusu işleme dayanak teşkil eden soruşturma raporunun da iptali istenilmiş olmasına karşın davacının bu talebiyle ilgili bir hüküm kurulmamış ise de, İdare Mahkemesince iş bu bozma kararı üzerine yeniden yapacağı değerlendirmede bu hususunda göz önünde bulundurulacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın idare mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 17/05/2016 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Editör: TE Bilisim