Disiplin soruşturmasında şüphelinin ifadesi ne zaman alınır

Olayda; soruşturmacı tarafından, davacıdan 25.10.2013 tarihli yazı ile ifadesinin istenildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmış olup, yukarıda yer alan mevzuat uyarınca olayın görgü tanıklarının ifadesinin alınmasından sonra davacıya savunmasını yapması için en az yedi günlük süre verilmesi ve gönderilen savunma davetiyesinde tanık ifadeleri ile ortaya çıkarılan suçun neden ibaret olduğunun bildirilmesi gerekirken, belirtilen hususları içermeyen ifade tutanağına istinaden davacı tarafından verilen ifade esas alınmak suretiyle verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

DANIŞTAY

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas : 2016/13179

Karar : 2018/545

Karar Tarihi : 05.02.2018

Son savunma alınmadan memuriyetten çıkarma cezası verilemeyeceği Son savunma alınmadan memuriyetten çıkarma cezası verilemeyeceği

İstemin Özeti : İdare Mahkemesinin 23.06.2016 gün ve E:2016/343, K:2016/2054 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, …… Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi …… Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmakta olan davacının kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına, ancak ilerleyecek derece ve kademesinin olmaması nedeniyle cezanın 1/4 oranında aylıktan kesme cezası şeklinde uygulanmasına ilişkin işleme yapmış olduğu itirazın reddine dair Yükseköğretim Kurulu Disiplin Kurulunun 14.07.2015 tarih ve …… sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; davacıya isnad edilen bir öğretim görevlisine kasıtlı ve sürekli olarak bezdirme ve kötü muamelede bulunmak suretiyle “Amirine ve maiyetindekilere küçük düşürücü ve aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak” ve “Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları ve iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek” fiilinin sübuta erdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 129. maddesinde; memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği belirtilmiştir.

Anılan Anayasa hükmünün gerekçesinde, “yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnad olunan hususun bildirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır” ifadelerine yer verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı Anayasal güvenceye bağlanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin, savunma hakkının önemini ve gereğini vurgulayan 6. maddesini de dikkate alarak savunma hakkının niteliğini vurguladığı, 14/07/1998 günlü, 1997/41, 1998/47 sayılı kararında, herkesin kendisine yönelik isnadın nedeninden ve niteliğinden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek hakkına sahip olduğu; olayı, isnadın nedenini ve hukuki niteliğini bilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağının açık olduğu, bu hususun, savunma hakkının temelini oluşturduğu belirtilmiştir.

Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı Ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde; “Amirine ve maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak” fiili ile (l) bendinde “Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek” fiilinin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası gerektiren fiil ve hallet arasında sayılmış; 13. Maddesinde ise, “Yönetici, öğretim elemanı, memur veya diğer personelin bulunduğu maaş derece ve kademesi itibariyle hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanmasının mümkün olmadığı hallerde, fiilin ağırlık derecesine göre brüt aylıklarının 1/4’ü-1/2’si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Anayasa hükmü, gerekçesi ve Anayasa Mahkemesi kararı karşısında, disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesinin hukuken olanaklı olmadığı; savunma hakkının hukuka uygun şekilde kullanılabilmesi için de, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini bilmesi gerektiği sonucuna varılmakta olup, tüm bu hususlar kendisine bildirilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağı açıktır.

Disiplin hukukunda isnat edilen eylem ile ilgili, ceza verilmeden önce soruşturmanın açılması ve ilgili mevzuata göre soruşturma yapmaya yetkili kişilerce yada yetkilendireceği kişilerce soruşturmanın yapılması, sonucunda bir rapor düzenlenerek olay ile ilgili somut tespitlere ve karşılığı yasal yaptırımlara yer verilmesi disiplin hukukunun temel ilkelerinden olan “kanunilik ilkesinin” bir gereğidir. Dolayısıyla raporda hiçbir şüpheye yer bırakmayacak tespitlerin bulunması zorunludur.

Dava konusu olaya ilişkin olarak hazırlanan soruşturma raporunda; hangi somut delil/delillerle bu tespitin yapıldığının açık ve anlaşılır olmadığı, bir başka anlatımla, davacının Anabilim Dalında devamlı surette uyumsuz davranışlar sergilediği, kişileri rencide edici konuşmalar yaptığı, çalışanlar üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığı ve bu davranışlarıyla Anabilim Dalında huzursuzluk çıkardığı iddiası ile ilgili olarak görüntü kaydı, ses kaydı, tutanak vs. gibi kanunen geçerli kabul edilen delillere yer verilmediği, soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla ifadeleri alınan kişilerin ise, davacının bu fiilleri işlediğine yönelik olay yeri, günü ve zamanını belirtecek şekilde kesin ve birbiriyle örtüşür nitelikte ifade vermedikleri, soruşturmacı tarafından davacının fiillerinin daha çok uyumlu çalışma, akademik yönden teşvik edici olmama, motive etmeme gibi yönlerden değerlendirildiği, ancak davacıya verilen cezanın ise amirine ve maiyetindekilere küçük düşürücü ve aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak ve amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları ve iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek fiillerinden ötürü verildiği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, …… Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi …… Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmakta olan davacı tarafından aynı bölümde görevli öğretim görevlisine yönelik kasıtlı ve sürekli olarak bezdirme ve kötü muamelede bulunma iddiası ile 10.04.2013 tarihli şikayet ile başlatılan soruşturma kapsamında …… Üniversitesi Disiplin Kurulunun 16.04.2014 tarih …… sayılı kararı ile Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları disiplin Yönetmeliğinin 6/g, 8/i, 9/d ve 9/ı bendini ihlal ettiğinden bahisle kademe ilerlemesinin durdurulmasına, ilerlenecek kademe bulunmaması nedeniyle aynı Yönetmeliğin 13. maddesi uyarınca 1/4 oranında aylıktan kesme cezası verildiği, söz konusu cezanın iptali istemiyle açılan davada İdare Mahkemesi’nin 30.12.2014 tarih, E:2014/893, K:2014/1814 sayılı kararı ile, profesör unvanlı davacı hakkında yürütülen soruşturmada disiplin kurulu toplantısında doçent unvanlı öğretim üyeleri ile soruşturma safhasında tanık sıfatıyla dinlenilmiş öğretim üyesinin de yer almış olması gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bunun üzerine …… Üniversitesi Yönetim Kurulunun 13.05.2015 tarih …… sayılı kararı ile cezadaki usulsüzlükleri gidermek suretiyle aynı cezanın verilerek davacıya 08.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bahsi geçen cezaya itiraz etmesi üzerine …… Üniversitesi Yüksek Disiplin Kurulunun, itirazın reddi ile verilen cezanın onaylanmasına yönelik 14.07.2015 tarih …… sayılı işleminin tesis edilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

Soruşturma kapsamında; 25.10.2013 tarihinde; davacının 07.11.2013 tarihinde hazır bulunması, savunmasını yapmaması halinde ise savunma hakkından vazgeçilmiş sayılacağının bildirildiği, davacının 07.11.2013 tarihinde soruşturma kapsamında ifadesini verdiği, 25.10.2013 tarihli yazı ile çağrılan şikayetçi öğretim görevlisinin 05.11.2013 tarihinde ifade verdiği, tanıkların ise 25.10.2013-20.11.2013 tarihli yazılar ile 06.11.2013-28-29.11.2013 tarihlerinde ifade verdikleri görülmüştür.

Olayda; soruşturmacı tarafından, davacıdan 25.10.2013 tarihli yazı ile ifadesinin istenildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmış olup, yukarıda yer alan mevzuat uyarınca olayın görgü tanıklarının ifadesinin alınmasından sonra davacıya savunmasını yapması için en az yedi günlük süre verilmesi ve gönderilen savunma davetiyesinde tanık ifadeleri ile ortaya çıkarılan suçun neden ibaret olduğunun bildirilmesi gerekirken, belirtilen hususları içermeyen ifade tutanağına istinaden davacı tarafından verilen ifade esas alınmak suretiyle verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 05.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Editör: TE Bilisim