Bilirkişilerin akademik unvanının şüphelinin akademik unvanından aşağı olamayacağı hakkında.
T.C.
DANIŞTAY Birinci Daire
Esas No : 2016/2607 Karar No : 2016/2566
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53’üncü maddesinin ceza soruşturması usulünü düzenleyen (c) bendinde, yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumlan yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında yetkili makamlarca inceleme başlatılabileceği, inceleme sonucunda soruşturma açılmasına karar verilmesi ya da doğrudan soruşturma başlatılması hâlinde görevlendirilecek uygun sayıda soruşturmacı tarafından soruşturma yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, ......... ...'in nefes alamama ve burunda şekil bozukluğu şikayetiyle başvurduğu .....Üniversitesi .........Araştırma Hastanesinde 11.11.2014 tarihinde burnun kazanılmış deformitesi tanısıyla septorinoplasti ameliyatı olduğu, ameliyat bitiminde burnuna alüminyum eksternal splint ve internal splint tampon uygulandığı, bir hafta sonra tamponları alındığında, burnun sol tarafında 1 cm iz olduğunun görüldüğü, pansuman malzemesi reaksiyonu ve geçici olduğu söylenen bu izin kalıcı hal aldığı, burun ameliyatında gereken dikkat ve özenin gösterilmediği iddialarıyla ilgili olarak ........Üniversitesi Rektörlüğünce başlatılan soruşturmada, ..........Araştırma Hastanesinde görevli Plastik, Rekonskrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı bir doktor ile ......... Devlet Hastanesinde görevli Kulak Burun Boğaz Uzmanı bir doktordan bilirkişi raporları alındığı, ancak bu bilirkişilerin profesör olan şüphelinin kariyerine denk olmadıkları, ayrıca Plastik, Rekonskrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı bilirkişi ile şüphelinin aynı Hastanede görev yaptıkları, gerek akademik açıdan gerekse görev yerleri itibarıyla söz konusu bilirkişilerden rapor alınmasının usule uygun olmadığı, öyle ki, bu bilirkişilerin belirlenmesinin de usule uygun düşmediği, soruşturmacı veya Rektörlük tarafından tespit edilecek bir Üniversiteden ve bu Üniversite Rektörlüğünce belirlenecek konunun uzmanı en az üç öğretim üyesinden ortak bir rapor alınması gerekirken, soruşturmacının ........Tabip Odasından konu hakkında bilirkişi görevlendirilmesini ve rapor temin edilmesini istediği, öte yandan, uzman hekimler tarafından hazırlanan bu bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu, Kulak Burun Boğaz uzmanı bilirkişinin düzenlediği raporda, ameliyatta burun şeklinde değişiklik olmayacağının söylendiği iddiası hakkında karar verilebilmesi için aydınlatılmış onamının incelenmesi gerektiği, şikayetçinin burnunda iz olduğu, bu izin ameliyat sırasında mı yoksa ameliyattan sonra kullanılan malzemeden mi kaynaklandığının anlaşılamadığı hususları belirtilmiş iken, Plastik, Rekonskrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı bilirkişinin düzenlediği raporda, ameliyattan sonra iz kalıp kalmayacağı konusunda şikayetçinin onam belgesi ile detaylı bilgilendirildiği, iyileşme dönemi bittiği için burnundaki izin sabit iz niteliğinde olduğu hususlarının ifade edildiği, gerek tayinleri, gerek görev yerleri, gerekse görev unvanları itibarıyla usulüne uygun olarak belirlenmeyen bu bilirkişilerin düzenledikleri raporların ise, olayı aydınlatmaktan uzak, içerik olarak yeterli ve açıklayıcı bilgi içermeyen raporlar olduğu görülmüştür.
Söz konusu soruşturmada, öncelikle şüphelinin görev yaptığı Üniversite dışında başka bir üniversitede görevli ve bu üniversite rektörlüğünce belirlenecek konunun uzmanı en az biri profesör olmak üzere üç öğretim üyesinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, hasta dosyası ve tüm belgeler eksiksiz gönderilmek suretiyle şikayetçinin ameliyattan önce ameliyatın riskleri konusunda bilgilendirilip bilgilendirilmediği, ameliyat öncesi tetkiklerine göre hastanın nefes alamama ve şekil bozukluğu şikayetinin gerçekleştirilen septorinoplasti ameliyatını gerektirip gerektirmediği, ameliyatta estetik amaçlı bir müdahale yapılıp yapılmadığı, şikayetçinin burnundaki yara izinin ameliyat sırasında mı, ameliyattan sonraki süreçte mi oluştuğu, bu izin ameliyattan sonra uygulanan flaster, alüminyum eksternal nazal splint gibi bir malzemenin reaksiyonundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, burundaki izin ve şekil bozukluğunun tedavisinin veya başka bir ameliyatla ortadan kaldırılmasının mümkün olup olmadığı, genel olarak şikayetçinin tanı, tedavi ve ameliyatında tedbirsizlik, dikkatsizlik ve özensizlik gösterilip gösterilmediği hususlarını açıklayan bilirkişi raporu alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenle eksik incelemeye dayalı olarak düzenlenen soruşturma raporu esas alınarak verilen şüphelinin men-i muhakemesine ilişkin .......... Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Yetkili Kurulun 10.11.2016 tarihli kararının bozulmasına, şüphelinin akademik unvanına denk ve üstü olacak şekilde usulüne uygun olarak saptanan en az üç öğretim üyesinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden belirtilen hususları aydınlatan rapor alınmak suretiyle yapılacak soruşturma üzerine yeniden düzenlenecek fezleke dikkate alınarak Yetkili Kurulca yeni bir karar verilmesi, verilecek karar türüne göre şüpheliye ve şikayetçiye gerekli bildirimler yapıldıktan sonra tebligat alındılarıyla birlikte Yasa gereği veya itiraz edilmesi halinde itiraz dilekçesi de eklenerek Dairemize gönderilmesi için dosyanın karar ekli olarak ............Üniversitesi Rektörlüğüne iadesine, kararın bir örneğinin itiraz edene gönderilmesine 29.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.