Akademik başvurularda hangi yabancı dillerden alınacak puanın kabul edilebileceği hakkında karar
Doçentlik sınavına başvurabilmek için adayların Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında dört yıllık lisans programında yabancı dil olarak öğretilen, kendi alanında akademik bakımdan ilerlemesini sağlayan ve uluslararası geçerliliği bulunan dillerden birini bildiğini ÖSYM tarafından yapılan merkezi yabancı dil seviye belirleme sınavından en az altmışbeş puan alarak belgeleme şartının sağlanması gerektiği hakkında.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1161
Karar No : 2020/5525
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
................................... Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Enstitüsü … Bölümünde yardımcı … olarak görev yapan davacı tarafından Sırpça dilinin doçentlik sınav başvurusunda kabul edilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı'nın … tarih ve … sayılı işlemi ile bu işleme dayanak teşkil eden … tarihli Üniversitelerarası Kurul kararının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
2547 sayılı kanunun 24. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan 31/01/2009 tarih ve 27127 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4/2 maddesinde düzenlenen doçentlik başvuru koşulu olarak "merkezi yabancı dil sınavından başarılı olunması" istenildiği, kanun ve yönetmelik de yabancı dilin türü hakkında herhangi bir açıklama yapılmadığı halde davalı idare tarafından yabancı dilin niteliği konusunda kısıtlayıcı düzenlemeler yapıldığı, Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4. maddesi uyarınca yabancı dilin alanında akademik ilerlemeyi sağlayan bir dil olması gerektiği hükmü düşünüldüğünde 2008 KPDS sınavında Sırpça dilinden 100 tam puan aldığı merkezi yabancı dil sınavında başarılı olunması kriterini sağladığı, yüksek lisans tez konusunun "Yugoslavya'nın Dağılma Süreci", doktora tez konusunun ise "Bosna Hersek Federasyonu'nun Kurulması" olduğu ve Necmettin Erbakan Üniversitesinde "Balkanlar ve Bosna tarihi konusunda çalışmaları olmak" özel şartlı ilanı ile yardımcı doçent olarak ataması yapıldığı bu sebeplerle Sırpça dilinin akademik olarak ilerlemesi için temel dil olduğu iddiaları ile doçentlik başvurusunun reddi işlemi ve bu işleme dayanak olan 26.03.2012 tarihli davalı idare işleminin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
2547 sayılı Kanunun 11. maddesinde doçentlik sınavlarını düzenlemek ve ilgili yönetmelik gereğince doçent adaylarının yayın ve araştırmalarının değerlendirilmesi ve doçentlik sınavı ile ilgili esasları tespit etmek ve jürileri seçmek Üniversitelerarası Kurulun görevleri arasında sayıldığı, davacının doçentlik başvurusunda bulunduğu Sırpça dilinin tüm dünyada yaygın olan evrensel dillerden olmadığı, doçentlerin yabancı dil bilmelerinden beklentinin evrensel bilgiye ulaşmak ve iletişim kurabilmek olduğu, tüm dünyada yaygın olan dillerden birinin öğrenilmesinin istenilmesinde hukuka, akademin hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırılık buluınmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun bozma kararına uyulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; davacının Sırpça dilinin doçentlik sınav başvurusunda kabul edilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı'nın … günlü ve … sayılı işlemi ile bu işleme dayanak teşkil eden … günlü Üniversitelerarası Kurul Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46'ncı maddesinin 1'inci fıkrasında; Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 49’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı; 4’üncü fıkrasında, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı hükme bağlandığından; ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların temyiz incelemesi sonucu ilgili dava daireleri kurulunca; usul veya esas bakımından yeniden bir araştırma, inceleme yapılmasını veya maddi ve hukuki olayın yeniden yorumlanmasını gerektirmeyecek şekilde verilen bozma kararlarına karşı, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar hakkı” tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesi, bozma kararına uymak zorundadır.
Dosyanın incelenmesinden, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı'nın … günlü ve … sayılı işlemi ile dayanağı … günlü Üniversitelerarası Kurul Kararının iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/12/2015 günlü, E:2013/9744, K:2015/12771 sayılı kararıyla; dava konusu işlem ve Kurul Kararının iptaline karar verildiği; bu kararın, davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/11/2018 günlü ve E:2016/2368, K:2018/4486 sayılı kararıyla Daire kararının bozulduğu; davacının kararın düzeltilmesi isteminin ise, Kurulun 04/12/2019 günlü ve E:2019/1825, K:2019/6157 sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda sözü edilen maddeleri uyarınca Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların bozulması halinde ısrar olanağı bulunmadığından, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında yer alan gerekçelerle, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ SÜREÇ :
Dava; doçentlik sınavına girecek olan davacının Sırpça dilinin doçentlik sınav başvurusunda kabul edilmesi için yapmış olduğu başvurusunun reddi üzerine açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İlgili Mevzuat:
Dairemizce verilen 23/12/2015 gün ve E:2013/9744, K:2015/12771 sayılı dava konusu işlemlerin iptaline dair kararı, davalı idarenin temyiz istemi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/11/2018 gün E:2016/2368, K2018/4486 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının Danıştay'da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Kanunun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında da, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca İdare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararlarında ısrar edebilmeleri mümkün iken, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması durumunda ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, bozma kararı gözönünde bulundurularak, yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Dava Konusu işlem ve dayanağı olan 26/03/2016 tarihli davalı idare kararının İncelenmesi:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 11. maddesinde, ''doçentlik sınavlarını düzenlemek ve ilgili yönetmelik gereğince doçent adaylarının yayın ve araştırmalarının değerlendirilmesi ve doçentlik sınavı ile ilgili esasları tespit etmek ve jürileri seçmek'' Üniversitelerarası Kurulun görevleri arasında sayılmış, "Doçentlik Sınavı" başlığını taşıyan 24. maddesinde ise; Üniversitelerarası Kurulun her bir bilim disiplininin özelliklerini dikkate alarak belirteceği görüş çerçevesinde Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen şartları taşıyan özgün bilimsel yayın ve çalışmaların yapılmış olunması, Yükseköğretim Kurulunun belirlediği kıstaslar çerçevesinde yapılan merkezi yabancı dil sınavında başarılı olunması, bilim alanı bir yabancı dille ilgili olanların bu sınavı başka bir yabancı dilde vermek zorunda olmaları, doçentlik sınavına başvurabilmek için aranılan şartlar arasında yer verilmiş olup, doçentlik sınavına ilişkin esas ve usullerin, Üniversitelerarası Kurulun görüşü alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Öte yandan 31.1.2009 tarih ve 27127 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4. maddesinin 4. fıkrasında; "Doçentlik başvurusunda bulunabilmek için adayın, Türkiye'de yükseköğretim kurumlarında dört yıllık lisans programında yabancı dil olarak öğretilen, kendi alanında akademik bakımdan ilerlemesini sağlayan ve uluslararası geçerliliği bulunan dillerden birini bildiğini, ÖSYM tarafından yapılan merkezi yabancı dil seviye belirleme sınavından en az altmışbeş puan alarak belgelemesi gerekir. Anabilim veya bilim dalı belli bir dille ilgili olanlar, bu sınavı başka bir yabancı dilde vermekle yükümlüdürler." düzenlemesi yer almıştır.
Yukarıda aktarılan yönetmelik uyarınca doçentlik sınavına başvurabilmek için adayların Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında dört yıllık lisans programında yabancı dil olarak öğretilen, kendi alanında akademik bakımdan ilerlemesini sağlayan ve uluslararası geçerliliği bulunan dillerden birini bildiğini ÖSYM tarafından yapılan merkezi yabancı dil seviye belirleme sınavından en az altmışbeş puan alarak belgeleme şartının arandığı görülmektedir.
Uyuşmazlık, Sırpça dilinin mevzuatta belirtilen davacının kendi alanında akademik bakımdan ilerlemesini sağlayan ve uluslararası geçerliliği bulunan diller arasında yer alıp almadığı ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre her ne kadar davacının akademik kariyeri göz önüne alındığında Sırpça dilinin davacının ilerlemesi için katkı sağlayabileceği açık ise de uluslararası geçerliliği bulunma koşulunu taşımadığı anlaşıldığından, Sırpça'nın doçentlik sınav başvurusunda kabul görmemesine ilişkin dava konusu kurul kararı ve söz konusu düzenleme uyarınca davacının Sırpça dilinden yaptığı doçentlik başvurusunun reddi işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
...