Adli yargıda verilen bir kararın disiplin cezası ile ilgili davanın yenilenmesine etkisi hakkında karar

Davacının hakkında verilen disiplin cezasına konu fiili işlemediğine dair neticeyi kuvvetlendirir nitelikteki alacak davasında verilen Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, söz konusu disiplin cezasının iptali istemiyle açılmış olan davanın reddi yolundaki kararın yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması isteminin incelendiği bu davada değerlendirmeye alınmamasının hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine açıkça aykırılık teşkil edeceği, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendindeki "konusu" ibaresinin, "hukuki uyuşmazlığı ortaya çıkaran aynı nitelikteki eylemler" olarak yorumlanmasının hakkaniyete uygun olacağı anlaşıldığından, davacıya verilen disiplin cezasına konu fiil ile ilgili söz konusu Asliye Hukuk Mahkemesi kararının anılan bent kapsamında değerlendirilerek yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü gerektiği hakkında.

T.C.

D A N I Ş T A Y BEŞİNCİ DAİRE

Esas No : 2016/10256

Karar No : 2020/5621

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : 

VEKİLİ : Av. ...

TARAF (DAVACI) : ...

VEKİLİ : Av. .

İSTEMİN KONUSU : Ankara 5. İdare Mahkemesinin 09/03/2016

tarih ve E:2015/3330, K:2016/867 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem: Ankara Televizyon Müdürlüğünde prodüktör olarak görev yapan davacının, TRT Personel Yönetmeliği'nin 100/v. maddesinde yer alan “Kurum adına yapılacak her türlü harcamalarla çeşitli avanslar ve istihkaklar için düzenlenecek belge ve beyannameleri çıkar kastı ile gerçeğe aykırı düzenlemek, vermek veya bu belgeleri gerçeğe aykırı olduğunu bilerek kabul ve onaylamak veya kullanarak haksız ödemeye sebebiyet vermek” fiilini işlediğinden bahisle işten çıkarma cezası ile cezalandırılması ve aynı Yönetmeliğin 96/a. maddesinde yer alan ''verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev yerinde Kurumca belirlenen usûl ve esasların yerine getirilmesinde, ... kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak, ...” fiilini işlediğinden bahisle uyarma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de söz konusu fiillerin aynı olay kapsamında işlendiğinden bahisle Yönetmeliğin 105. maddesi uyarınca bu cezalardan en ağırı olan ''işten çıkarma cezası'' ile cezalandırılması gerekmekteyse de, daha önceden bir disiplin cezası almamış olması ve olumlu sicili bulunduğu gerekçesiyle bir alt ceza uygulanarak ''kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın Yönetmeliğin 99. maddesi uyarınca ''brüt sözleşme ücretinden 1/2 oranında kesinti yapılmak suretiyle uygulanmasına ilişkin TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 28/01/2008 tarih ve 2008/1 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen davanın reddi yolundaki 24/12/2008 tarih ve E:2008/825, K:2008/2417 sayılı kararın yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin 09/03/2016 tarih ve E:2015/3330, K:2016/867 sayılı kararında; davacının davaya konu disiplin cezasına konu eylemleri nedeniyle yargılandığı davada Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 28/02/2011 tarih ve E:2009/228, K:2011/47 sayılı karar ile davacının, kamu kurumu olan TRT'yi dolandırma kastıyla sahte faturalar düzenleyerek zarara uğrattığına dair varsayıma dayalı iddiadan başka mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, bu kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, ayrıca davacının dava konusu disiplin cezasına konu eylemleri nedeniyle kamu zararı oluştuğundan bahisle 18.958,99 TL kamu zararının tahsili amacıyla açılan alacak davasında Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03/11/2015 tarih ve E:2008/172, K:2015/354 sayılı kararı ile davanın reddedildiği dikkate alındığında, davacı hakkındaki disiplin soruşturma raporunun varsayımlara dayalı olarak hazırlandığı, davacıya isnat edilen eylemin sübuta ermediği anlaşıldığından, yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğu ve dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle yargılamanın yenilenmesinin kabulüne ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

İdari Dava Daireleri Kararları Beşinci Daire

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacı hakkında yapılan disiplin soruşturmasında çok sayıda harcama kaleminin gerçeğe aykırı olduğunun, normalin üzerinde gösterildiğinin somut verilerle ortaya konulduğu, disiplin cezasının hukuka uygun olduğu ve yargılamanın yenilenmesi hallerinden birinin gerçekleşmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından; harcamalara ilişkin olarak komisyonun yaptığı değerlendirmelerin herhangi bir tetkik ve gözleme dayanmadığı, gerçeği yansıtmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda kurumun zararına yönelik olarak herhangi bir somut veriye ulaşılamadığı tespitine yer verildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ FATMA FEYZA GÜRSES'İN DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi istemine dayanak olarak ileri sürülen adli yargı kararlarından ilki olan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararının, yargılamanın yenilenmesi istemine konu Ankara 5. İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesinden önce verildiği ve yargılama sürecinde de değerlendirmeye alındığı; bir diğer yargı kararı olan Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının ise, önceki ilam hükmü olan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararına aykırı nitelikte bir karar olmadığı dikkate alındığında, söz konusu kararların 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde belirtilen koşullardan hiçbirine uymaması nedeniyle yargılanmanın yenilenmesi isteminin reddi, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Ankara Televizyon Müdürlüğünde prodüktör olarak görev yapan davacının, TRT Personel Yönetmeliği'nin 100/v. maddesinde yer alan “Kurum adına yapılacak her türlü harcamalarla çeşitli avanslar ve istihkaklar için düzenlenecek belge ve beyannameleri çıkar kastı ile gerçeğe aykırı düzenlemek, vermek veya bu belgeleri gerçeğe aykırı olduğunu bilerek kabul ve onaylamak veya kullanarak haksız ödemeye sebebiyet vermek” fiilini işlediğinden bahisle işten çıkarma cezası ile cezalandırılması ve aynı Yönetmelik'in 96/a. maddesinde yer alan ''verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev yerinde Kurumca belirlenen usûl ve esasların yerine getirilmesinde, ... kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak, ...” fiilini işlediğinden bahisle uyarma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de söz konusu fiillerin aynı olay kapsamında işlendiğinden bahisle Yönetmelik'in 105. maddesi uyarınca bu cezalardan en ağırı olan ''işten çıkarma cezası'' ile cezalandırılması gerekmekteyse de, daha önceden bir disiplin cezası almamış olması ve olumlu sicili bulunduğu gerekçesiyle bir alt ceza uygulanarak ''kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın Yönetmelik'in 99. maddesi uyarınca ''brüt sözleşme ücretinden 1/2 oranında kesinti yapılmak suretiyle uygulanmasına karar verilmiştir.

Bu cezaya karşı açılan davada, Ankara 5. İdare Mahkemesinin 24/12/2008 tarih ve E:2018/825, K:2008/2417 sayılı kararıyla; davacı hakkında yapılan disiplin soruşturmasına ilişkin rapor ve eki belgelerin incelenmesinden, davacının harcama kalemlerinde çıkar amacıyla gerçeğe aykırı harcama yaptığının ve bu harcamalara ilişkin belgeleri kullanarak haksız ödemeye sebebiyet verdiğinin saptanmış olduğu sonucuna varıldığından bu eylemleri nedeniyle uygulanan disiplin cezasında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 18/07/2011 tarih ve E:2009/3568, K:2011/4025 sayılı kararı ile onanmış, anılan kararın düzeltilmesi istemi de Danıştay Onikinci Dairesinin 04/11/2013 tarih ve E:2011/9714, K:2013/7681 sayılı kararıyla reddedilerek davanın reddi hükmü kesinleşmiştir.

Bu süreçte, davacının, söz konusu disiplin cezasına konu fiillerine ilişkin olarak, ''Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık, Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği'' suçları nedeniyle hakkında açılan davada, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28/02/2011 tarih ve E:2009/228, K:2011/47 sayılı kararıyla; soruşturma raporunun varsayımlara dayalı olarak hazırlandığı, davacının, kamu kurumu olan TRT'yi dolandırma kastı ile sahte faturalar düzenleyerek zarara uğrattığına dair varsayıma dayalı iddiadan başka mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak, kesin, inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş; anılan karar Yargıtay 15. Dairesinin 25/09/2014 tarih ve E:2014/14733, K:2014/15585 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

Daha sonra ise, söz konusu disiplin cezasına konu eylemleri ile kamuyu zarara uğrattığından bahisle, davalı idare tarafından 18.958,99TL kamu zararının tahsili amacıyla açılan alacak davasında, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03/11/2015 tarih ve E:2008/172, K:2015/354 sayılı İdari Dava Daireleri Kararları Beşinci Daire kararıyla; kurumun zarara uğratıldığının soyut iddiadan öte somut bilgi ve belgelerle ispat edilemediği, dolayısıyla kurum zararı oluştuğundan bahisle alacak talebinde bulunulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı ve davanın reddi gerektiğinin tüm dosya kapsamıyla tereddüte ya da duraksamaya mahal bırakmayacak şekilde sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Akabinde, davacı tarafından, Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen davanın reddi yönündeki 24/12/2008 tarih ve E:2018/825, K:2008/2417 sayılı kararın, yukarıda yer verilen adli yargı kararları dikkate alınarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Ankara 5. İdare Mahkemesinin 09/03/2016 tarih ve E:2015/3330, K:2016/867 sayılı kararıyla, yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilmiş ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idarece bu kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:

Mesai saatlerinde il dışından rapor alan memur hk danıştay kararı Mesai saatlerinde il dışından rapor alan memur hk danıştay kararı

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Yargılamanın Yenilenmesi" başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, "tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması", yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında sayılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun “Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi” başlıklı 131. maddesinin birinci fıkrasında, “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez" hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Her ne kadar temyize konu İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararları dikkate alınarak yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğu sonucuna varıldığı belirtilmiş ise de, söz konusu Ağır Ceza Mahkemesi kararının, yargılamanın yenilenmesi istemine konu Ankara 5. İdare Mahkemesinin 24/12/2008 tarih ve E:2008/825, K:2008/2417 sayılı kararın kesinleştiği 23/12/2013 tarihinden önce verilmiş olması nedeniyle,

İdare Mahkemesi kararının yargılamanın yenilenmesine gerekçe olarak gösterilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen ''hukuk devleti'', eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimlerine açık olan devleti ifade eder.

Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

''Hukuki güvenlik'' ve ''hukuki belirlilik'' ilkeleri, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan ''hukuki güvenlik ilkesi'', hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. (AYM, E:2013/39, K:2013/65, 22/05/2013; E.2014/183, K.2015/122, 30/12/2015, § 5). ''Hukuki belirlilik ilkesi'' ise, hukuk normlarının hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını; ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir (AYM, E:2013/39, K.2013/65, 22/05/2013; E:2010/80, K:2011 /178, 29/12/2011).

Bu bakımdan, hukuk normu, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde hukuk normunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir (AYM, E.2012/116, K.2013/32, K.T.28/2/2013).

Hukuk devletinde, ''hukuki güvenlik'' ve ''hukuki belirlilik'' ilkelerinin hukuk normlarında varlığı arandığı gibi, hukuk normları uygulanarak bir neticeye varılan yargı kararlarında da varlığını sürdürmesi beklenilmektedir. Bu bağlamda, aynı kişiye ilişkin aynı olaydan kaynaklı farklı yargılamalarda birbirine zıt nitelikte değerlendirmelerin ortaya çıkmasının önüne geçilecek ve hukuka olan güven korunacaktır.

Davacı hakkında, disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle kamuyu 18.958,99TL zarara uğrattığından bahisle, söz konusu zararın tahsili amacıyla açılan alacak davasında Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının ceza yargılamasında beraat ettiği de belirtilerek, kurumun zarara uğratıldığının soyut iddiadan öte, somut bilgi ve belgelerle ispat edilemediği, dolayısıyla kurum zararı oluştuğundan bahisle alacak talebinde bulunulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davacının disiplin cezasına konu fiili işlemediğine dair neticeyi kuvvetlendirir nitelikteki söz konusu kararın, görülmekte olan davada değerlendirmeye alınmamasının, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine açıkça aykırılık teşkil edeceği, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendinde düzenlenen "Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması" maddesinde yer alan "konusu" ibaresinin, hukuki uyuşmazlığı ortaya çıkaran aynı nitelikteki eylemler olarak yorumlanması hakkaniyete daha uygun bulunmaktadır. Aksi durumda, hukuka olan güvenin zedelenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı hakkında verilen Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendi kapsamında değerlendirilerek yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü ile dava konusu işlemi iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davalının temyiz isteminin reddine,

Ankara 5. İdare Mahkemesinin 09/03/2016 tarih ve E:2015/3330, K:2016/867 sayılı temyize konu kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacının yargılamanın yenilenmesi istemine dayanak olarak gösterdiği adli yargı kararlarının 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi koşullarından hiçbirisine uymadığından yargılanmanın yenilenmesi isteminin kabulü ve işlemin iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Editör: TE Bilisim