Yargı Kararlarını Uygulamayan İdareye Yapılacak İşlem
Kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalarda kamu idareleri ilgili davayı kaybettikleri takdirde Kararın kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren 30 gün içerisinde kararın gereğini yerine getirmek zorundadırlar.Konuya ilişkin olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden itibaren başlayarak otuz günü geçemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Aşağıda yayınlamış olduğumuz kararda 1992 yılında idare aleyhine verilen karar ilgili yılda idareye tebliğ edildiği halde idare kararın gereğini yapmamış, ancak dava açan kişiler idarenin mahkeme kararını uygulamaması nedeniyle 60 günlük süre içerisinde tekrardan mahkemeye başvuru yapmamışlar ve ilgili kararın üzerinden 10 yıla yakın bir süre geçtikten sonra idare aleyhine mahkeme kararını uygulamadığı gerekçesi ile tazminat davası açmışlardır.Danıştay Başkanlığı görüşmüş olduğu dosyada Mahkeme kararını uygulamayan idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açılması işleminin ilgili kararın idareye tebliğ edildiği günden başlayarak idarenin mahkeme kararını yerine getirmesi gereken 30 gün işlem yapmaması durumunda 30 uncu günün dolmasından itibaren 60 gün içinde maddi ve manevi tazminat davasının açılması gerektiği yönünde karar vermiştir.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2004/831
Karar No : 2007/453
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
Dava, İzmir, Buca, İnönü Mahallesi, … ada, … parsel sayılı, davacıların murisine ait taşınmazı da kapsayan imar planının ve komşu … sayılı parsele verilen inşaat ruhsatının yargı kararı ile iptal edildiği halde yargı kararına uyulmaması nedeniyle oluşan 146.080.000.000 (146.080 YTL) lira maddi zararın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, davacıların murisine ait uyuşmazlık konusu taşınmazı da kapsayan Islah İmar planının Mahkemelerinin 1.10.1991 günlü, E:1990/228, K:1991/1035 sayılı kararı ile iptal edildiği anılan kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 11.11.1992 günlü, E:1991/4452, K:1992/4156 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, bakılan davanın ise 30.9.2002 gününde açıldığı, bu durumda yargı kararının kesinleştiği tarihten itibaren altmış gün içinde tam yargı davasının açılması gerektiği, bu süre geçirildikten sonra 30.9.2002 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden İzmir 3. İdare Mahkemesince verilen 1.10.1991 günlü, E:1990/227, K:1991/1034 ve E:1990/228, K:1991/1035 sayılı iptal kararlarının Danıştay Altıncı Dairesinin 12.11.1992 günlü, E:1991/4448, K:1992/4250 sayılı ve 11.11.1992 günlü, E:1991/4452, K:1992/4156 sayılı kararları ile onandığı, davacıların karar gereğinin yerine getirilmesi istemiyle 15.7.2002 tarihinde davalı idareye başvurdukları, bu başvurunun 20.8.2002 gününde reddi üzerine 30.9.2002 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda uyuşmazlık; İdare Mahkemesince verilen ve kanun yollarından geçerek kesinleşen bir iptal kararının gereğinin davalı idarece yerine getirilmemesinden doğan bir tazminat isteminden kaynaklanmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kararların Sonuçlarını " düzenleyen 28. maddesinin 1. fıkrasında Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu
sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hükme bağlanmış olup, aynı maddenin 3. fıkrasında Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği, hükmüne yer verilmiştir.
Olayda ıslah imar planının davacı parseline ilişkin kısmı ile komşu parsele verilen inşaat ruhsatı idare Mahkemesince iptal edildiğine, bu karar Danıştay'ca onandığına göre,idarece yukarıda anılan 28. madde hükmü uyarınca en son Danıştay onama kararının kendilerine tebliğinden itibaren 30 gün içinde iptal kararının gereğinin yerine getirilerek işlem tesis edilmesi gerektiği, ancak idarece bu maddeye uygun hareket edilmediği görülmektedir.
Bu durumda, davacının 30 gün içinde mahkeme kararı gereğini yerine getirmeyen idareye karşı sonraki 60 gün içinde iptal kararına göre işlem yapılmaması nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemiyle dava açması gerekirken, bu süre geçirilerek, aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra 15.7.2002 tarihinde idare mahkemesi kararının gereğinin yerine getirilmesi yolundaki başvuruya 20.8.2002 tarihinde idarece verilen cevap üzerine 30.9.2002 tarihinde
açılan davada süre aşımı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu İzmir 3. İdare Mahkemesinin 16.10.2003 günlü, E:2002/1244, K:2003/1254 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, fazladan yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 30.1.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.