Memurun memurlukla alakalı olmayan eylem nedeniyle işe gelmemesi 

Memurun  sendikanın talebi ile katılmış olduğu gösterinin iş bırakma eylemenin memurlukla alakalı olmayan konularda olması nedeniyle  işe gelmeme eylemine disiplin cezası verilmiştir.Mahkeme vermiş olduğu kararda memurun sendikal faaliyet kapsamında haklarını savunmasının mümkün olduğu ancak sendikanın memur haklarına ilişkin olmayan eylemlerinin bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığı yönünde karar vermiştir.

DANIŞTAY 12. DAİRE Esas No : 2017 / 2778 Karar No : 2017 / 5061 Karar Tarihi : 25.10.2017

İlgili Mevzuat : 

İstemin Özeti : Danıştay Onikinci Dairesince verilen 30/11/2016 tarihli ve E:2016/1969, K:2016/5806 Sayılı kararın; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, İstanbul İli, Tuzla İlçesi, Çağrıbey İlkokulu'nda öğretmen olarak görev yapan davacının, 09.10.2014 tarihinde okuldaki görevine izinsiz ve mazeretsiz olarak gitmediğinden bahisle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(b) maddesi uyarınca "1/30 oranında aylıktan kesme cezası" cezalandırılmasına dair 11.02.2015 tarihli ve 1487850 Sayılı işlemin iptali ile yoksun kalınan mali hakların yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Bir alt disiplin cezası verme yetkisi hakkında karar Bir alt disiplin cezası verme yetkisi hakkında karar

İstanbul 8. İdare Mahkemesince verilen 14/10/2015 tarihli ve E:2015/880, K:2015/2104 Sayılı kararı ile; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 15/09/2009 tarihli, Kaya ve Seyhan - Türkiye kararında (application no. 30946/04); Eğitim-Sen üyesi öğretmenlere, 11/12/2003 tarihinde KESK'in çağrısına uyarak, parlamentoda tartışılmakta olan kamu yönetimi kanun tasarısını protesto etmek üzere düzenlenen bir günlük ulusal eyleme katılmaları sebebiyle 11/12/2003 tarihinde göreve gelmedikleri için uyarma cezası verilmesinin, her ne kadar bu ceza çok küçük olsa da, sendika üyelerinin çıkarlarını korumak için meşru grev ya da eylem günlerine katılmaktan vazgeçirecek bir nitelik taşıdığı, öğretmenlere verilen disiplin cezasının "acil bir sosyal ihtiyaca" tekabül etmediği ve bu sebeple "demokratik bir toplumda gerekli" olmadığı sonucuna varıldığı, bunun sonucu olarak, bu davada, başvuranların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi anlamında gösteri yapma özgürlüğünü etkili bir şekilde kullanma haklarının orantısız olarak çiğnendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinin ihlal edildiğine karar verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucu, davacının 08-09/10/2014 tarihlerinde üyesi olduğu sendikanın aldığı karar doğrultusunda, "İnsanlığın Ortak Değerlerine Sahip Çıkıyoruz, Savaşı Durduralım." etkinliği kapsamında görevine bir gün gelmediği, bu fiilin özürsüz olarak göreve gelmeme fiili kapsamında değerlendirilemeyeceğinden davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline, işlem nedeni ile yoksun kalınan mali haklarının yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Danıştay Onikinci Dairesinin 30/11/2016 tarihli ve E:2016/1969, K:2016/5806 Sayılı kararıyla İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemiz kararının kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.

Danıştay Dava Daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmeleri 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı sebeplerden birinin varlığı ile mümkündür.

Davalı idarenin kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede ileri sürdüğü sebepler, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca, Dairemiz kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunduğundan, kararın düzeltilmesi istemi kabul edilerek anılan kararın kaldırılmasından sonra uyuşmazlığın esası yeniden incelendi;

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 26. maddesinde "Devlet memurlarının kamu hizmetlerini aksatacak şekilde memurluktan kasıtlı olarak birlikte çekilmeleri veya görevlerine gelmemeleri veya görevlerine gelip te Devlet hizmetlerinin ve işlerinin yavaşlatılması veya aksatılması sonucunu doğuracak eylem ve hareketlerde bulunmaları yasaktır." kuralına aynı Kanunun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendinde ise "Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek" fiilinin aylıktan kesme cezasını gerektirdiği kuralına yer verilmiştir.

Öte yandan, 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek ve toplu sözleşme yapılmasına dair usul ve esasları düzenlemektir." hükmü yer almış, 3/f maddesinde, sendikanın, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları ifade edeceği belirtilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin “Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü” başlıklı 11. maddesinde ise; “1) Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. 2) Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.” hükmü bulunmaktadır.

Anılan sözleşme kapsamında başvurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Karaçay–Türkiye davasında; (27 Mart 2007 tarihli, Başvuru No:6615/03) Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda elektrik mühendisi olan davacının, üyesi bulunduğu sendika tarafından memur maaşlarına yapılan düşük zammı protesto etmek ve kamuoyu oluşturmak maksadıyla 5 Eylül 2002 tarihinde İstanbul'da yapılan eyleme katıldığından bahisle uyarma cezasıyla cezalandırılmasının ve verilen uyarma cezasının “demokratik toplumda gerekli olmadığı” ve bu ceza sebebiyle AİHS'nin 11. maddesinin ihlal edildiği yönünde karar verdiği, Urcan Ve Diğerleri/Türkiye Davası (17 Temmuz 2008 23018/04 sayılı) kararında da; aynı mahkeme, başvuranların Eğitim-Sen sendikasının çalışma koşullarının iyileştirilmesine dikkat çekmek amacıyla düzenlediği bir günlük greve katıldıkları için sonradan para cezasına çevrilen mahkumiyet cezasına çarptırıldıklarını ve geçici olarak kamu hizmetinden uzaklaştırıldıklarını belirterek, başvuranlara Türk Ceza Kanunu uyarınca cezai yaptırım uygulanmasının "demokratik bir toplum için gerekli olmadığı" sonucuna varmıştır.

Yine, Satılmış Ve Diğerleri/Türkiye davası'nda ise; (17 Temmuz 2007 74611/01); İstanbul Boğaz Köprüsü'nde görevli gişe memurları olan davacıların işi yavaşlatma eylemi sebebiyle haklarında açılan tazminat davası sonucu ortaya çıkan zararı ödemek zorunda kalmalarının, varılmak istenilen amaçla orantılı bulunmadığına ve "demokratik bir toplum için gerekli olmadığına" kanaat getirmiş ve kararın verildiği tarihte ayrıca kamu görevlilerinin örgütlenme hakkının sınırlı olduğu ve içerisinde bulundukları olumsuz koşulların kamuoyuna duyurulması için başka bir seçenekleri olmadığı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, Türkiye'nin de onayladığı 87 numaralı ILO Sözleşmesinin 3. maddesinde de; çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahip oldukları ve kamu makamlarının bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmaları gerektiği düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı üzere kamu görevlilerinin ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin iyileştirilmesi amacını taşıyan eylemlerin AİHS'nin 11. Maddesi kapsamında korunması gerekmekle birlikte, sendika kararı bulunsa dahi, yukarıdaki amaçları gerçekleştirmeye yönelik olmayan eylemlerin AİHS'nin 11. Maddesi kapsamında korunması gereken haklardan olmadığı açıktır. Öte yandan kamu görevlisi olan bir kişinin, hangi eylemlerin sendikal faaliyet kapsamında olduğunu değerlendirebilecek yeterlik ve kapasitede olduğunun da kabulü gerekmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, İstanbul İli, Tuzla İlçesi, Rotary Bölge Vakfı İşitme Engelliler İlkokulunda öğretmen olarak görev yapan davacıya “09/10/2014 tarihinde okuldaki görevine izinsiz ve mazeretsiz olarak gelmediği” gerekçesiyle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(b) maddesi gereğince "1/30 oranında aylıktan kesme cezası" ile cezalandırılmasına dair 11.02.2015 tarihli ve 1487850 Sayılı davaya konu ceza işleminin tesis edildiği, buna karşı itiraz edildiği, İl Milli Eğitim Disiplin Kurulunca itirazın ret edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Kamu görevlilerinin, ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin ve bu kapsamda özlük ve parasal haklarının, çalışma koşullarının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, bu konulara dikkat çekilmesinin ve kamuoyu oluşturulmasının sağlanması amacıyla ve başka seçeneklerinin bulunmaması durumunda üyesi bulundukları sendikaların aldıkları kararlar uyarınca işi bırakma eylemlerine ilgili mevzuatına uygun olarak katılmaları sebebiyle disiplin cezaları ile cezalandırılmalarının demokratik bir toplumda gerekli olduğundan söz edilemeyeceği tartışmasız ise de; bir kamu görevlisinin hangi faaliyetlerin sendikal faaliyet kapsamında olduğunu ayırt etme becerisine sahip olması gerektiği açık olup, uyuşmazlık konusu olayda davacının görevine gelmeme nedeninin, XXX isimli terör örgütünün saldırılarını kınamak ve Kobane kenti ile dayanışma sağlamak olduğu hususu sabit olup, kamu görevlilerinin, ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin ve bu kapsamda özlük ve parasal haklarının, çalışma koşullarının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi amacını taşımayan eyleme katılan ve bu sebeple görevine gelmeyen davacı hakkında tesis edilen davaya konu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Editör: TE Bilisim