Memur hakkında soruşturma açıldığını bildiren yazı savunma istem yazısı olarak kabul edilebilir mi?

Danştay 8. Dairesi, memurun görev yaptığı birime gönderilen ve ilgili memur hakkında soruşturma açıldığını bildiren yazının savunma istem yazısı olarak kabul edilemeyeceği yönünde karar verdi.

T.C.
DANIŞTAY
SEKİZİNCİ DAİRE

Esas No: 2016/12526

Adli makamlarca yapılan soruşturma aşamasında dinleme ve takibe dayanılarak disiplin soruşturması açılabilir mi? Adli makamlarca yapılan soruşturma aşamasında dinleme ve takibe dayanılarak disiplin soruşturması açılabilir mi?

Karar No: 2020/3881

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava; … Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanı olarak görev yapan davacının, görevde ve hizmette daha dikkatli davranması hususunda yazı ile uyarılmasına ilişkin Rektörlük makamının 29.04.2015 tarihl ve 1500016073 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, dekan olarak görev yapan davacının fakülte yönetim kurulunu usulüne uygun oluşturmadığından bahisle hakkında anılan soruşturmada Fakülte Yönetim Kurulu üyesi olan Doç. Dr….' nin 26.12.2013 tarihinde profesör kadrosuna atandığı, bu nedenle dekan başkanlığında toplanacak Fakülte Kurulunca Fakülte Yönetim Kuruluna yeniden doçent ünvanlı başka bir üyenin seçilmesi gerekirken, doçent seçimi yapılmayarak profesör olan …'nin üyeliğinin devam ettirildiği sabit olduğundan, üniversitenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini yapmakla görevli ve yetkili olan Rektör tarafından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 129. maddesinde; memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği belirtilmiştir.

Anılan Anayasa hükmünün gerekçesinde, "yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnad olunan hususun bildirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır" ifadelerine yer verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı Anayasal güvenceye bağlanmıştır.

İşlem tarihinde yürürlükte bulunan Yükseköğretim Kurumu Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin "Savunma Hakkı" başlıklı 24. maddesinde "Savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya disiplin kurulunun yedi günden az olmamak üzere verdiği süre içerisinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayanlar savunma hakkından vazgeçmiş sayılırlar. Sanığa gönderilen yazıda, hakkında disiplin soruşturması açılan fiilin neden ibaret bulunduğu, savunmasını belirtilen sürede yapmadığı taktirde savunmasından vazgeçmiş sayılacağı bildirilir." düzenlemesi yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, 20.02.2014 tarihli Fakülte Yönetim Kurulu'nun 2547 sayılı Yasanın 18. maddesine uygun oluşturulmadığının tespit edildiği, bu nedenle Fakülte Yönetim Kurulunu mevzuata uygun olarak oluşturmayan fakülte dekanı olan davacı hakkında disiplin soruşturması açıldığı, soruşturma neticesinde, daha önce Fakülte Yönetim Kurulu'nda doçent temsilcisi olarak görev yapan Doç.Dr….'nin Fakültede 26.12.2013 tarihinde Profesör olarak göreve başladığının tespit edildiği, ancak Prof.Dr….'nin Yönetim Kurulu'ndaki doçent temsilcisi görevinden 26.12.2013 tarihinde düşmesi ve Fakültede bulunan diğer doçent öğretim üyeleri arasından doçent temsilcisi seçimi yapılması gerekirken, herhangi bir atama yapılmadan Prof.Dr….'nin Yönetim Kurulu üyeliği görevine 13.03.2014 tarihine kadar devam ettiğinin anlaşıldığından bahisle Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 5/a maddesi gereğince uyarma cezası verilmesinin teklif edildiği, ancak dava konusu işlemle, daha önce disiplin cezası almamış olması nedeniyle disiplin cezası verilmesi yerine görevde ve hizmetin yerine getirilmesinde daha dikkatli davranması hususunda yazı ile uyarılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa hükmü ve gerekçesi karşısında, disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesinin hukuken olanaklı olmadığı; savunma hakkının hukuka uygun şekilde kullanılabilmesi için de, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin

cezasını bilmesi gerektiği sonucuna varılmakta olup, tüm bu husular kendisine bildirilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağı açıktır.

Yukarıda aktarılan Yönetmelik hükmünde de, savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, soruşturmayı yapanın veya disiplin kurulunun yedi günden az olmamak üzere verdiği süre içerisinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayanların savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı, sanığa gönderilen yazıda, hakkında disiplin soruşturması açılan fiilin neden ibaret bulunduğu, savunmasını belirtilen sürede yapmadığı takdirde savunmasından vazgeçmiş sayılacağının bildirileceği belirtilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacıya herhangi bir savunma istem yazısının gönderilmediği, soruşturmacı tarafından 05.03.2015 tarihli iktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı'na hitaben yazılan ve soruşturma konusu olay ile ilgili çeşitli bilgi ve belgelerin istenilmesi ile birlikte yine Dekanlığa hitaben yönetim kurulunda doçent temsilcisi olarak görev yapan kişinin profösör olarak göreve başladıktan sonra neden yönetim kurulu üyeliğinin sonlandırılmayarak fakültedeki görev yapan doçentler arasından doçent temsilcisi seçimininin yapılmadığının sorulduğu, söz konusu belgede bunun dışında herhangi bir bilgiye yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dekanlığa hitaben yazılan söz konusu yazının ise yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca kabul edilebilir bir savunma istem yazısı olmadığı, dolayısıyla savunma hakkı kısıtlanarak eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Editör: TE Bilisim