Soruşturma esnasında alınan ifade gerekçe gösterilerek kişi hakkında disiplin soruşturması yapılabilir mi?

4483 sayılı Kanun hükümlerine göre, soruşturma izni, şikayet, ihbar veya iddia konusu olaylar ile bunlara bağlı olarak ileride soruşturma sırasında ortaya çıkabilecek konuları da kapsadığı, ancak, bu durumun disiplin hukuku açısından da geçerli olduğu söylemenin mümkün olmadığı, dolayısıyla usulüne uygun biçimde yürütülen bir disiplin soruşturmasında, başkaca kamu görevlilerinin de olayla ilgisi bulunduğu yolundaki iddiaların soruşturmaya dahil edilmesinin ancak buna ilişkin bir ek soruşturma oluru alınması halinde mümkün olacağı hakkında.

T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE

Esas No: 2012/8258

Karar No: 2016/329

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, ...................................Müdürlüğünde Bilgisayar İşletmeni olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Kanunun 125/D-(c) maddesi uyarınca bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 04.07.2011 tarihli ve 36 sayılı işlemin iptali istemiyle istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, dava konusu disiplin cezasının verilmesine esas alınan fiilin sübuta erdiği, dava konusu işlemde hukuka ve mevzuat aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun “Disiplin amiri ve disiplin cezaları” başlıklı 124. maddesinin ikinci fıkrasında;

“Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125 inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir.”

hükmü; aynı Kanunun “Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi” başlıklı 131. maddesinde,

Adli makamlarca yapılan soruşturma aşamasında dinleme ve takibe dayanılarak disiplin soruşturması açılabilir mi? Adli makamlarca yapılan soruşturma aşamasında dinleme ve takibe dayanılarak disiplin soruşturması açılabilir mi?

"Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.”

hükmü yer almıştır.

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde,

“Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir.”

denilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de,

"Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır.

...

“Disiplin hükümleri saklıdır “

düzenlemesine yer verilmiştir.

Aynı Kanunun "Ön inceleme yapanların yetkisi ve rapor" başlıklı 6. maddesinde ise, ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişilerin, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre işlem yapabilecekleri; hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunacakları; yetkili merciin bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar vereceği hükme bağlanmıştır.

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir ve delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda; disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olmasının, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.

Bakılan olayda; davacının da görev yaptığı tapu müdürlüğünde gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak verilen tarihsiz ve isimsiz bir ihbar dilekçesi üzerine Tapu ve Kadastro Genel Müdür Vekili tarafından, bu dilekçede ileri sürülen hususların incelenmesi, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerince gereğinin yapılması amacıyla müfettiş görevlendirildiği, müfettiş tarafından düzenlenen 27.04.2011 tarihli ve 33270/1 sayılı inceleme raporunda ceza hukuku yönünden yapılan değerlendirmenin yanı sıra disiplin hukuku yönünden de ayrıca teklifte bulunulduğu, getirilen teklif uyarınca tesis edilen dava konusu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar inceleme olurunda, disiplin soruşturmasına ilişkin düzenlemelere de yer verilmiş olan "İnceleme, Ön İnceleme ve Soruşturma Yönergesi" ilgi tutulmuş ve gereğinin yapılması istenilmiş ise de; anılan Yönergede, disiplin soruşturma emri verilmesi halinde örneği Yönergede gösterilen disiplin soruşturma raporunun ayrıca düzenleneceği açık biçimde belirtilmiş olduğundan 14.02.2011 tarihli ve 108-845 sayılı inceleme ve görevlendirme emrinin bir disiplin soruşturma oluru olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı ayrıca belirtilmelidir.

Ayrıca, disiplin cezasına dayanak alınan inceleme raporunun konusunu oluşturan ihbar dilekçesinde bazı kamu görevlileri ismen belirtilerek suçlanmakta ve bu kişiler hakkında gereğinin yapılması istenilmektedir. Davacıya ilişkin olarak söz konusu dilekçede herhangi bir suçlamaya yer verilmemiş, inceleme aşamasında alınan ifadelerden hareketle davacı inceleme kapsamına dahil edilmiş, herhangi bir ek olur alınmamıştır. Zira, 4483 sayılı Kanun hükümlerine göre, soruşturma izni, şikayet, ihbar veya iddia konusu olaylar ile bunlara bağlı olarak ileride soruşturma sırasında ortaya çıkabilecek konuları da kapsamaktadır. Ancak, bu durumun disiplin hukuku açısından da geçerli olduğu söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla usulüne uygun biçimde yürütülen bir disiplin soruşturmasında, başkaca kamu görevlilerinin de olayla ilgisi bulunduğu yolundaki iddiaların soruşturmaya dahil edilmesi ancak buna ilişkin bir ek soruşturma oluru alınması halinde mümkündür.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleriyle birlikte yapılan açıklamalar çerçevesinde uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacı hakkında disiplin hukuku usul ve yöntemine uygun biçimde açılmış bir disiplin soruşturmasının bulunmadığı, dava konusu disiplin cezasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Sonuç olarak, davacı hakkında 657 sayılı Kanun hükümlerine göre usulüne uygun bir disiplin soruşturması yapılmadığından, 4483 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen inceleme raporunda getirilen teklif uyarınca tesis edilen dava konusu işlemde bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 28.01.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Editör: TE Bilisim