İşlemiş Olduğu Suçtan Beraat Eden Memura Disiplin Cezası Verilmesi
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi” başlıklı 131. maddesinin 1 ve 2. fıkralarına göre;
“Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez.
Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz”.
Yukarıda yer verilen hükümlerden; memur hakkında ceza mahkemesinde yürütülen kovuşturmanın, disiplin kovuşturması yapılmasını engellemeyeceği ve geciktiremeyeceği, iki prosedürün birbirinden bağımsız ve ayrı şekilde yürütüleceği, ceza mahkemesinden verilen kararların disiplin cezasının verilmesinde bağlayıcı olmayacağı anlaşılmaktadır.
Bazı durumlarda memurlar mahkemedeki yargılanmalarından beraat ettikleri halde aynı konu ile alakalı olarak disiplin cezası alabilmektedirler.
Mahkemeden beraat eden memurlara aynı suçtan disiplin cezası verilip verilemeyeceği hususunda daha önceki yıllarda verilmiş olan Danıştay Kararını yazımız ekinde yayımlıyoruz.
Delil Yetersizliği Nedeniyle Beraat Eden Memura Ceza Verilebileceği Yönündeki Kararlar
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20.06.2003 tarihli, 2003/67 E. ve 2003/436 K. sayılı kararında
" Memurun iddiaya konu fiili işlemediğinin veya fiilin o memur tarafından işlenmediğinin tespit edilmediği, bununla birlikte delil yetersizliğinden bahisle “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gözetilerek beraat kararı verildiği hallerde, memur hakkında disiplin cezası verilebileceği içtihatta kabul edilmektedir" hükmüne atıfta bulunulmuş ve delil yetersizliği gibi sebeplerle memurun adli yargıda berat etmiş olmasının disiplin yönünden ceza verilmesine engel olmayacağı bildirilmiştir.
İlgili kararda delil yetersizliği sebebiyle ceza alamayan memura verilecek olan disiplin cezası değerlendirilmiş olup memurun yargılanması sonucunda suçu işlemediği yönünde karar verilmiş olması halinde ise disiplin cezasında da mahkeme kararına paralel işlem yapılması gerekmektedir
Danıştay 8. D. 14.12.1995 gün ve E.1993/374, K.1995/4392
.“Ancak davacının işlediği resmi evrakta sahtecilik suçundan, iğfal kabiliyetini haiz olmaması nedeniyle Türk Ceza Kanunu açısından beraat etmiş olması, ilgilinin disiplin hukuku açısından sahtecilik suçunu işlemediğini göstermez. İlgilisi resmi evrakta sahtecilik suçunu işlemiş, ancak iğfal kabiliyetini haiz olmaması nedeniyle mahkum edilmemiştir. Ceza mahkemesinin beraat kararına rağmen^ davacının disiplin hukuku bakımından resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediğini ve 3817 sayılı Af Kanunundan yararlanamayacağını kabul etmek gerekmektedir.”
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20.06.2003 tarihli, 2003/67 E. ve 2003/436 K. sayılı kararı;
“… İdare Mahkemesi 20.5.1999 günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin Devlet Memurluğundan Çıkarma başlıklı E bendinin (g) fıkrasında ‘Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak’ fiiline yer verildiği, polis memuru olan davacının ... Emniyet Müdürlüğü, Özel Hareket... de görevli bulunduğu sırada, ... isimli ... memuru ile birlikte 13.7.1995 tarihinde ...'dan çalınan ... plakalı ... oto ile 23.4.1995 tarihinde çalınan ... plakalı ... marka otomobillerin çalıntı olduklarını bildikleri halde ellerinde bulundurdukları, sözkonusu otoları kendi çabaları ve akrabaları aracılığı ile satma girişiminde bulundukları, otolar ele geçirildiğinde belgelerinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine yapılan soruşturma sonucunda fiillerinin sübuta erdiği gerekçesi ile dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı, davacının eyleminin adli yönünün bulunması ve davacı hakkında verilen lüzum-u muhakeme kararı gereğince yargılandığı ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, E: …, K: … sayılı kararla üzerine atılı fiiller hakkında hiçbir delil elde edilemediği, fiillerinin sübuta ermediği gerekçesi ile beraat ettiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla davacı hakkında verilen Devlet memurluğundan çıkarma cezasının dayanağı kalmadığından verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının dava konusu işlem nedeniyle açıkta geçirdiği sürelere ilişkin parasal haklarının davanın açıldığı 8.2.1997 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Temyiz incelemesi aşamasında Danıştay Onikinci Dairesi 14.5.2001 günlü, E: 1999/3673, K:2001/2095 sayılı kararıyla; …yapılan soruşturma sonucunda fiillerinin sübuta erdiği gerekçesiyle Devlet memurluğundan çıkarıldığı, aynı fiilden dolayı yapılan ceza yargılaması sonucu ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinde E:1996/177, K: 1999/95 sayılı kararıyla delil yetersizliğinden beraatına hükmedildiği ve bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğinin anlaşıldığı, dava dosyası ile soruşturma dosyasının ve soruşturma dosyasında bulunan ifadelerin birlikte incelenip değerlendirilmesi sonucu davacının disiplin hükümleri bakımından üzerine atılı fiili işlediği sonucuna ulaşıldığı, 657 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 131. maddesine göre de, memurun ceza kanununa göre mahkum olması ya da olmamasının ayrıca disiplin cezası uygulanmasına engel teşkil etmediğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.
… İdare Mahkemesi 11.11.2002 günlü, E:2002/1581, K:2002/1424 sayılı kararıyla; bir kamu görevlisinin, üzerine atılı disiplin suçu, ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği mahkeme kararıyla saptanmışsa, böyle bir ceza mahkemesi kararının Disiplin Hukuku yönünden bağlayıcı olacağı, bu itibarla adli yargıda beraat eden davacının üstüne atılı fiilin idari yönden de işlendiği kesinlik kazanamayacağı kanaatine ulaşılarak davacı hakkında verilen devlet memurluğundan çıkarma cezasında hukuka uyarlık bulunmadığını da gerekçesine ekleyerek ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare işlemin 657 sayılı Yasanın ilgili hükümlerine uygun olarak kurulduğunu belirterek kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Danıştay Onikinci Dairesinin kararında belirttiği üzere; 657 sayılı Yasanın 131. maddesine göre memurun ceza yasasına göre mahkum olması ya da olmamasının disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden davacının disiplin hükümleri bakımından memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğunun tespiti üzerine, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından verilen ceza yerinde olup; dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir”.
Danıştay 8. D.26.12.1995 gün ve E.1994/2698, K.1995/1014
“Dava ve soruşturma dosyasının incelenmesinden, davacının alınanilk ifadesinden para karşılığı sahte pasaport ve sahte vize ile yurtdışına çıkmak isteyenlerin pasaportlarına çıkış kaşesi vurduğunu, bu amaçla en son adlı şahısla para karşılığı üç kişinin sahte pasaportla yurtdışına çıkışını sağlama konusunda anlaştığını beyan ettiği, ancak aynı olay ve eylem nedeniyle yargılandığı ceza davasında delil yetersizliği gerekçesiyle aklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda gerek olayın oluş biçimi, gerekse davacının adli yargıda beraat etmiş olması ve davacının geçmiş hizmetleri ve sicilleri ile ilgili olarak davalı idarece olumsuz ve kötü olduğu yolunda bir iddia da bulunulmamış olması göz önünde bulundurularak bir alt ceza ile cezalandırılması gerekmektedir. İdare mahkemesince dava konusu işlemin bu gerekçe ile iptal edilmesi gerekirken, davacının eyleminin sübuta ermediği gerekçesiyle iptalinde hukuka uyarlık yoktur.”
Disiplin Soruşturması ile Ceza Kovuşturmasının Birbirinden Ayrı İşlem Olduğu Hakkında Karar
Danıştay 3. Dairesi’nin 30.03.1979 tarihli, 1979/187 E. ve 1979/253 K. sayılı kararına göre;
“657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 131. maddesinde;
‘Memurun Ceza Kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz’ denilmektedir. Kanun koyucu bu hükümle, ceza kovuşturması ve ceza mahkemesi kararının hiçbir şekilde disiplin kovuşturması ve disiplin cezası uygulanmasını etkilemeyeceğini açık olarak öngörmüştür. Nitekim maddenin gerekçesinde de anlam itibariyle aynı ifadeler tekrarlandıktan sonra ‘... Çünkü yukarıda belirtildiği gibi arada temel mahiyet farkı vardır.’ denilmek suretiyle Kanun koyucunun temel mahiyet farkından dolayı ceza kovuşturması ve ceza mahkemesi kararının, disiplin cezası uygulanmasını etkilemeyeceğini belirtmiş bulunmaktadır. Gerçekten ceza uygulaması ile disiplin uygulaması arasında amaç, kapsam, usul ve sonuçları bakımından temel nitelik farkları mevcuttur. İşte bu sebepledir ki kanun koyucu ceza uygulaması ile disiplin uygulamasını iki ayrı ve farklı alan olarak görmekte ve bunların birbirini etkilemesini önleyici nitelikteki bir düzenlemeye yer vermektedir.
Her ne kadar ceza hakiminin fiilin meydana gelmediğine veya maddi olaylara dayanarak fiil ile memur arasında bir ilişki bulunmadığına karar vermesine rağmen memur hakkında disiplin cezası uygulanması, kesin hüküm (muhkem kaziye) ilkesi ile bağdaştırılamaz ise de, disiplin cezası verecek amir ve kurulların bu hususu göz önünde tutması ve disiplin cezasının yargı denetimi sırasında kesin hüküm (muhkem kaziye) ilkesinin idari yargı yerince değerlendirilmesi doğaldır.
Sonuç: Bu nedenlerle 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 131. maddesinin; ceza kovuşturması veya ceza mahkemesi kararının, hiçbir surette disiplin kovuşturması ve disiplin cezası uygulamasını etkilemeyecek şekilde uygulanması gerektiğine karar verildi
Fiilin işlenmediği veya fiilin sanık memur tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen kararlar
Danıştay 10. D. 12.11.1984 gün ve E. 1984/907, K. 1984/1860
“Bir kamu görevlisinin üzerine atılı disiplin suçu, aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliği taşıyorsa ve ceza yasasına göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucunda ilgili suçsuz görülmüşse, artık ilgilinin üzerine atılı suçu işlemediğinin kabulü zorunludur. Ceza yasasına göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucu saptanamayan bir suçun, disiplin soruşturması dayanak alınıp, işlenmiş olduğunun kabulüne olanak yoktur.”
Danıştay 10.D. 27.10.1987 gün ve E.1987/2015, K.1987/1721
“Bir kamu görevlisinin üzerine atılı disiplin suçu, aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmaması ya da suçun o kişi tarafından işlenmediğinin saptanması gerekçesiyle ilgili beraat etmiş ise bu beraat kararının disiplin cezası verilmesindeki bağlayıcılığı tartışmasızdır. Ancak delil yetersizliği nedeniyle verilen bir beraat karan, disiplin cezası verilmesi konusunda mutlak anlamda bağlayıcı nitelikte değildir. Esasen ceza hukuku açısından da delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat karan tam aklanma niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle davacının, delil yetersizliğinden beraat etmesi karşısında olayın, disiplin soruşturması sırasında toplanan deliller ve tanık ifadeleriyle irdelenmesi gerekmektedir.”