Anayasa Mahkemesinden ceza davasında alınan berat kararının disiplin cezasına etkisi kararı

Devlet memurluğundan çıkarma disiplin cezasına karşı açılan davada disiplin işlemine konu eyleme ilişkin ceza yargılaması sonucunda verilen beraat kararının dikkate alınmaması ve başvurucunun disiplin cezası almasına sebep olan görüşmelerin yapıldığı hattı kendisinin kullanmadığı iddialarının karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.

İlgilinin başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, hak ihlali yapıldığına karar vermiştir. Mahkemenin kararına esas değerlendirmesi şu şekildedir:

"1.    Her ne kadar başvuru formunda ceza yargılaması ile ilgisi olan iddialara da yer verildiği görülmekte ise de bakılmakta olan bireysel başvurunun konusunun disiplin cezasına ilişkin mahkeme kararı olduğu görüldüğünden anılan iddialar değerlendirilmemiştir.

Bir alt disiplin cezası verme yetkisi hakkında karar Bir alt disiplin cezası verme yetkisi hakkında karar

2.   Başvurucu; üzerine atılı fiillerin tek dayanağı olan görüşmelerin yapıldığı telefon battım kendisinin kullanmadığı iddiasının karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının, hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan iddia niteliğindeki açıklamalara itibar edilerek kamu görevinden çıkarılması ve aynı iddialarla hakkında açılan ceza yargılaması sonucunda verilen beraat kararının dikkate alınmaması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

3.    Adalet Bakanlığı (Bakanlık) Bakanlık görüşünde; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta, benzer nitelikteki kararlara göre hakkında verilen beraat kararının dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.

4.    Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetlerinin özünün ilk derece mahkemesi ve temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların karşılanmamasına ilişkin olduğundan başvuru, gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

5.    Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

6.     Anayasa’nm 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No; 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nm 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin, anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarım inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemeler makul bir gerekçe ile yanıt verilmelidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul ya da esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (SencerBaşat ve diğerleri, § 39).

7.    Cezai sorumluluğunun bulunmadığı tespit edilmiş veya ceza sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi aynı olaylar nedeniyle -daha hafif bir ispat külfeti temelinde- kişi hakkında başka tür bir sorumluluğun tesis edilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır. Bu bağlamda ceza yargılamasına konu maddi olay ve olguların disiplin hukuku esasları çerçevesinde diğer kamu makamlarınca (idari/adli) ayrıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ulaşılacak kanaate göre işlem/karar tesis edilmesi mümkündür (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Özcan Pektaş, B. No: 2013/6879, 2/12/2015, § 25; Kürşat Eyol, § 30, Galip Şahin> § 48).

8.     Somut olayda başvurucunun disiplin cezası almasına sebep olan görüşmelerin yapıldığı hattı kendisinin kullanmadığı iddiası yargılama meretlerince değerlendirilmemiştir. Ayrıca mahkeme kararının verildiği tarihte başvurucu hakkında aynı fiilden dolayı ceza yargılaması devam etmektedir. Başvurucunun temyiz aşamasında Ceza Mahkemesince verilen beraat kararını sunmasına rağmen Danıştay tarafından mahkeme kararı ayrı bir gerekçe belirtilmeksizin oyçokluğu ile onanmıştır. Temyiz karamın karşıoyunda, başvurucuya isnat edilen fiillerin sübuta erdiğine ilişkin olarak soruşturma raporunda yeterli somut tespitler bulunmadığı ve başvurucunun aynı fiil nedeniyle yapılan ceza yargılamasında beraat ettiği anlaşıldığından işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği görüşüne yer verilmiştir.

9.     Bu itibarla başvurucunun disiplin cezası almasına sebep olan görüşmelerin yapıldığı hattı kendisinin kullanmadığı iddiasının ilgili ve yeterli bir gerekçeyle karşılanmaması ve temyiz aşamasında sunduğu Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açmıştır.

10.   Diğer taraftan bu ihlal kararının davanın esasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.

11.   Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nm 36. maddesinde güvence altına alman adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

12.   Başvurucu; ayrıca disiplin soruşturmasında tanık dinletme talebinin kabul edilmemesi ve savunmasının eksik alınması nedeniyle savunma ve adil yargılanma haklarının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Gerekçeli karar hakkı şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir."

Kararın tamamını okumak için tıklayınız

Editör: Haber Merkezi