2 Yıllık zamanaşımı geçtikten sonra da memura disiplin cezası verilebilir
Kamuda çalışan memurların devamlı ceza baskısı altında kalmamaları için memura verilecek disiplin cezaları için 657 sayılı yasanın 127. maddesinde zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.Bu süreler geçtikten sonra memura işlemiş olduğu fiil nedeniyle disiplin cezası verilmesi mümkün değildir. Ancak memura idarece zamanaşımı süreleri içinde verilmiş olan disiplin cezasının mahkemece iptal edilmesi ve iptal gerekçesinde idareye yeniden işlem tesis etmesi yönünde bir karar verilmiş ise idareler mahkeme kararında yer alan hususlar doğrultusunda memura 2 yıllık zamanaşımı süreleri geçtikten sonrada disiplin cezası verebileceklerdir.
DANIŞTAY
12. DAİRE
Esas No : 2012 / 2857
Karar No : 2013 / 11887
Karar Tarihi : 20.12.2013
İlgili Mevzuat :
Özü : 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. Maddesinde Düzenlenen, Zamanaşımı Sürelerine Uyularak Verilen Disiplin Cezalarına Karşı Açılan Davalarda; Yargı Merci/Erince İptal Kararı Verilmesi Ve Bu Kararın Gerekçesinin İdareye Yeni Bir Disiplin İşlemi Tesis Etme Yetkisi Tanıması Halinde, Makul Bir Sürede İşlem Tesis Edilmesi Kaydıyla 127. Maddedeki Zamanaşımı Hükümlerinin Dikkate Alınmayacağı Hakkında.
İstemin Özeti : İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 31.10.2011 günlü, E:2010/2610, K:2011/1596 sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :...............................
Düşüncesi : 657 sayılı Yasa'nın 127. maddesindeki zamanaşımı süreleri, idarenin disiplin suçundan haberdar olmasından ilk defa disiplin cezası verilmesine kadarki süreçte dikkate alınacak süreler olup, idare tarafından söz konusu sürelere riayet edilerek disiplin cezası vermesi halinde, idarenin zamanaşımı sürelerine uyma yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Disiplin cezası verildikten sonraki itiraz süreci veya onay süreci ( disiplin cezasının idari anlamda kesinleşme süreci ) dikkate alınmayacağı gibi, idari yargıda dava açılması halinde; yargılama sürecinde geçen süreler ve bozma kararı verilmesi halinde, kararın gerekçesi idareye yeni bir disiplin işlemi yapma yetkisi tanıyor ise idarenin yeni bir disiplin işlemi tesis etmesi aşamasında söz konusu zamanaşımı sürelerinin artık öne sürülemeyeceği açıktır.
Diğer bir deyişle 657 sayılı Yasa'nın 127. maddesindeki zamanaşımı düzenlemesinin, idare tarafından ilk defa disiplin işlemi tesis edilmesi aşamasında göz önüne alınacak bir müessese olduğu ve ilgili hakkında bu süreler içinde bir disiplin cezası verilmekle birlikte hükmünü doğuracağı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, disiplin cezalarına karşı açılan idari yargıda açılan davalarda verilen iptal kararlarının gerekçesinin, idareye ilgili hakkında başka bir disiplin işlemi tesis etme olanağı tanıması halinde, 2577 sayılı Yasa'nın 28/1. maddesi uyarınca Yargı kararının gereğini yerine getirmekle yükümlü olan idarenin, zaman geçirmeksizin harekete geçerek makul süreler içinde işlem tesis etmeleri gerektiği, buna karşılık yargı kararının gereğini yerine getirirken 657 sayılı Yasa'nın 127/2. maddesi hükmünün ilgilinin sürekli ceza tehdidi altında bırakılmasını önleme fonksiyonu gereği, kararın idarelerine tebliğ edildiği tarihten itibaren her halükarda 2 yıl zarfında disiplin işlemlerini sonuçlandırmaları gerektiği açıktır.
Nitekim Danıştay Onikinci Dairesinin 02.12.2013 günlü, E:2010/5239, K:2013/9337 sayılı kararı ile 10.12.2013 günlü, E:2010/9547, K:2013/10337 sayılı kararları da bu yöndedir.
Olayda; İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 29.06.2010 günlü, E:2010/41, K:2010/1225 sayılı kararının davalı idareye yeni bir disiplin işlemi tesis etme yetkisi tanıdığı ve kararın tebliğ tarihi dosyadan anlaşılamamakla birlikte, karar tarihinden yaklaşık 3 ay sonrasında tesis edilen disiplin işleminin makul bir süre içinde sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın usul ve esasa ilişkin diğer yönlerden incelenerek karara bağlanması gerekirken, zamanaşımı süresinin geçirildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabul edilerek kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, İstanbul - Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Müdür Yardımcısı olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Yasa'nın 125/B-a maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 06.10.2010 gün ve 237574 işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 31.10.2011 günlü, E:2010/2610, K:2011/1596 sayılı kararıyla; davacıya 26.10.2009 gün ve 199357 sayılı işlemle verilen 1/10 oranında aylıktan kesme cezasının, İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 29.06.2010 günlü, E:2010/41, K:2010/1225 sayılı kararıyla; "davacının kusurlu fiillerinin bulunmasına karşılık, kasıtla hareket ettiğinin ortaya konulamadığı, bu durumda isnat edilen disiplin suçunun kasıt unsuru ortaya konulmaksızın verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle iptali üzerine dava konusu işlem tesis edilmiş ise de, disiplin cezasına konu fiilin işlendiği öne sürülen ihalenin 30.10.2007 tarihinde yapılmasına karşılık fiil tarihinden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra 6.10.2010 tarihinde verilen disiplin cezasında 657 sayılı Yasa'nın 127/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık ceza 0 zamanaşımı süresinin geçirilmiş olması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, İdare Mahkemesi kararının hukuk ve usule aykırı olduğunu öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Zamanaşımı" başlıklı 127. maddesinde; "Bu Kanunu'n 125'inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;
a ) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,
b ) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına, başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararların sonuçları" başlıklı 28/1. maddesinde; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir." düzenlemesi bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul - Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Müdür Yardımcısı olarak görev yapan davacının, 30.10.2007 tarihinde yapılan 3 yıllık malzemeli genel temizlik hizmeti alımı ihalesinde, ihale komisyonu üyesi olarak gerçekleştirdiği öne sürülen fiilleri nedeniyle 657 sayılı Yasa'nın 125/C-a maddesi uyarınca 1/10 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 26.10.2009 gün ve 199357 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 29.06.2010 günlü, E:2010/41, K:2010/1225 sayılı kararıyla; "ihale sürecinde davacının kusurlu fiillerinin bulunmasına karşılık, kasıtla hareket ettiğinin ortaya konulamadığı, bu durumda isnat edilen disiplin suçunun kasıt unsuru ortaya konulmaksızın verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptal edildiği, bu karar üzerine yargı kararını uygulamak üzere harekete geçen davalı idarenin, davacının kusurlu bulunan fiili nedeniyle 06.10.2010 gün ve 237574 sayılı işlemle davacıya kınama cezası vermesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
657 sayılı Yasa'nın 127. maddesindeki zamanaşımı süreleri, idarenin disiplin suçundan haberdar olmasından ilk defa disiplin cezası verilmesine kadarki süreçte dikkate alınacak süreler olup, idare tarafından söz konusu sürelere riayet edilerek disiplin cezası vermesi halinde, idarenin zamanaşımı sürelerine uyma yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, zamanaşımı sürelerinin hesabında disiplin cezası verildikten sonraki itiraz süreci veya onay süreci ( disiplin cezasının idari anlamda kesinleşme süreci ) dikkate alınmayacağı gibi, idari yargıda dava açılması halinde, yargılama sürecinde geçen süreler ile bozma kararı verilmesi halinde kararın gerekçesi idareye yeni bir disiplin işlemi yapma yetkisi tanıyor ise idarenin yeni bir disiplin işlemi tesis etmesi aşamasında söz konusu zamanaşımı sürelerinin artık öne sürülemeyeceği açıktır.
Diğer bir deyişle 657 sayılı Yasa'nın 127. maddesindeki zamanaşımı düzenlemesinin, idare tarafından ilk defa disiplin işlemi tesis edilmesi aşamasında göz önüne alınacak bir müessese olduğu ve ilgili hakkında bu süreler içinde bir disiplin cezası verilmekle birlikte hükmünü doğuracağı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, disiplin cezalarına karşı idari yargıda açılan davalarda verilen iptal kararlarının gerekçesinin, idareye ilgili hakkında başka bir disiplin işlemi tesis etme olanağı tanıması halinde, 2577 sayılı Yasa'nın 28/1. maddesi uyarınca Yargı kararının gereğini yerine getirmekle yükümlü olan idarenin, zaman geçirmeksizin harekete geçerek makul süreler içinde işlem tesis etmeleri gerektiği, buna karşılık yargı kararının gereğini yerine getirirken 657 sayılı Yasa'nın 127/2. maddesi hükmünün ilgilinin sürekli ceza tehdidi altında bırakılmasını önleme fonksiyonu gereği, kararın idarelerine tebliğ edildiği tarihten itibaren her halükarda 2 yıl zarfında disiplin işlemlerini sonuçlandırmaları gerektiği açıktır.
Nitekim Dairemizin 02.12.2013 günlü, E:2010/5239, K:2013/9337 sayılı kararı ile 10.12.2013 günlü, E:2010/9547, K:2013/10337 sayılı kararları da bu yöndedir.
Olayda; İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 29.06.2010 günlü, E:2010/41, K:2010/1225 sayılı kararının davalı idareye yeni bir disiplin işlemi tesis etme yetkisi tanıdığı ve kararın tebliğ tarihi dosyadan anlaşılamamakla birlikte, karar tarihinden yaklaşık 3 ay sonrasında tesis edilen disiplin işleminin makul bir süre içinde sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın usul ve esasa ilişkin diğer yönlerden incelenerek karara bağlanması gerekirken, zamanaşımı süresinin geçirildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 31.10.2011 günlü, E:2010/2610, K:2011/1596 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.