Soruşturma olurunda olmayan olay için muhakkik ceza önerebilir mi
DANIŞTAY
12. DAİRE
Esas Numarası: 2012/12566
Karar Numarası: 2016/2448
Karar Tarihi: 26.04.2016
Özeti: Disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak disiplin soruşturması yapılmasının zorunlu olmasının yanında, bu soruşturmanın ve disiplin cezasına dair işlemin belirli usuller çerçevesinde yapılması da zorunludur.
Konya 2. İdare Mahkemesince verilen 04/07/2012 tarihli ve E:2011/1800; K:2012/841 Sayılı kararın, dilekçede yazılı sebeplerle 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ... görev yapan davacının, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-(a) maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına dair 21.10.2011 tarihli ve 2011/30 Sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacı hakkında yapılan disiplin soruşturmasının rüşvet alma suçunun işlendiği iddialarına dair olurla başlatıldığı, davacının namlu basınç deneylerine dair görevini kasıtlı biçimde tam olarak yapmadığı hususuyla ilgili olarak soruşturma oluru bulunmadığı, davaya konu disiplin cezasında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.
Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.
Disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak disiplin soruşturması yapılmasının zorunlu olmasının yanında, bu soruşturmanın ve disiplin cezasına dair işlemin belirli usuller çerçevesinde yapılması da zorunludur. Disiplin cezası vermeye yetkili merciilerce disiplin suçu sayılacak eylemlerin işlenildiğinin öğrenilmesi halinde, bu kişiler hakkında soruşturma emri verilerek, soruşturmacı görevlendirilmesiyle başlatılacak soruşturmada; varsa iddia sahipleri ile olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ifadeleri alınarak yapılacak araştırma ve inceleme ile soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması, olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya konulması, isnat edilen suç konusu eylem, işlem, tutum ve davranışların tek tek bildirilerek savunmasının alınması ve bunlardan sonra yetkili amir ve kurullarca yukarda sıralanan bilgi ve belgelerin bulunduğu soruşturma dosyasının incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinde; disiplin amirlerinin, memurların uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan çıkarma cezalarından biriyle cezalandırılması gereken disipline aykırı davranışlarını öğrendikleri tarihten itibaren kanunen belli süreler içinde disiplin soruşturmasını başlatmaları ve gerekli cezayı uygulayarak, disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğramasını önlemek zorunda oldukları belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, ... bünyesinde görev yapan davacının da aralarında bulunduğu bazı personel hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından rüşvet suçu işlendiğinden bahisle bir soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturmanın Konya Valiliği tarafından 08.03.2011 tarih ve 99/115 Sayılı yazısı ile davalı idareye bildirildiği, bu bildirim üzerine olayın incelenmesi için müfettiş görevlendirildiği, anılan müfettiş tarafından ilgili personel hakkında rüşvet alma suçundan dolayı iddianame hazırlandığının belirtildiği ve bu hususa dair olarak 23.03.2011 tarih ve 2011/43 Sayılı olurla ilgililer hakkında disiplin soruşturması açılmasına karar verildiği, yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda; davacının görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak fiilini işlediği hususunun sübuta erdiğinden bahisle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla ve namlu basınç deneyleri sırasında her silaha iki atış yaptırılmaması, her firmanın atışlarında başlarında durulmadığı yönündeki ifadeler dolayısıyla aylıktan kesme cezası ile tecziye edilmesi yönünde teklif getirildiği, anılan teklif doğrultusunda davacının kasıtlı olarak verilen emir ve görevleri tam yapmadığından bahisle tesis edilen davaya konu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı hakkında yapılan disiplin soruşturmasına konu olaylardan idarenin ancak bazı memurların tutuklanmasına karar verilmesi üzerine haberdar olduğu, Beyşehir Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/552 Sayılı gizlilik kararı sebebiyle herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı, olayın bazı kamu görevlilerinin rüşvet aldığı iddiasına dair olduğu hususunun ancak bu konuyu incelemekle görevlendirilen müfettiş tarafından şifahi olarak öğrenilebildiği, bu bilgiler ışığında verilen 23.03.2011 tarihli ve 43 Sayılı olurun da "bahsedilen hususlara dair olarak" nitelemesini içerdiği, rüşvet kavramının Türk Ceza Kanununda "görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için menfaat sağlama" şeklinde düzenlenen suçu tanımlayan hukuki bir niteleme olması hususları dikkate alındığında, dosyada mevcut soruşturma olurunun rüşvet alma suçuna dair bir olur şeklinde sınırlanmasının ve davacının "kasıtlı olarak verilen görevleri tam yapmamak" eyleminin bu olur kapsamı dışında bir husus olarak kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Sadece soruşturma oluru çerçevesiyle sınırlı bir değerlendirme içeren iş bu karar, bakılan olayda davaya konu işlemi hukuken sakatlayacak nitelikte başkaca usuli eksiklikler bulunup bulunmadığı yönünden herhangi bir kabul içermemektedir.
Sonuç olarak, davaya konu işlemde soruşturma oluru bakımından disiplin hukuku ilkeleri çerçevesinde bir eksikliğin bulunmadığı anlaşıldığından, davaya konu işlemin dayanağı olan fiile dair soruşturma oluru bulunmadığı gerekçesiyle verilmiş olan temyize konu kararda bu sebeple hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26.04.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. İdare mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.