Memuriyetle ilişiği kesilen kişi hakkında memnu hakların iadesi kararı verilirse göreve atanma zorunluluğu var mı?
Davacının mahkûmiyetine bağlı olan hak yoksunluğunun, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten önce aldığı memnu hakların iadesi kararı ile ortadan kalktığı, dolayısıyla, davalı idarece takdir yetkisi çerçevesinde yeni oluşan koşullara göre bir değerlendirme yapılması gerekeceğinden, davacının memuriyete engel mahkûmiyetinin bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/10771 Karar No : 2021/918
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ : Av. .
TARAF (DAVALI) : Bingöl Valiliği
VEKİLİ : Av.
İSTEMİN KONUSU : Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 11/05/2016 tarih ve E:2015/867, K:2016/445 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Bingöl Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde hizmetli kadrosunda görev yapmakta iken, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 25/03/2010 tarih ve E:2010/45, E:2010/65 sayılı kararı ile 4 yıl, 6 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığından 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca göreviyle ilişiği kesilen davacının, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin memnu hakların iadesine ilişkin 16/03/2015 tarih ve E:2013/193 sayılı kararı uyarınca açıktan atanma istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 18/08/2015 tarih ve 5552 sayılı Bingöl Valiliği işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 11/05/2016 tarih ve E:2015/867, K:2016/445 sayılı kararıyla; konuya ilişkin mevzuat hükümleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, kişilerin kasten işlemiş oldukları suçlardan ötürü belli hakları kullanmaktan yasaklı olacağı, bu yasaklar arasında bir kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılmanın da bulunduğu, ancak Türk Ceza Kanunu'na göre bu yasakların, mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar sürebileceği belirtilmiş olmakla birlikte, bu konuda daha özel bir Kanun olan 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5). maddesindeki açık düzenleme dikkate alındığında; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası alan ya da affa uğramış olsa bile bu maddede sayılan suçlardan mahkum olanların artık hiç bir şekilde memuriyete atanmasının mümkün olmadığı, dava konusu olayda da, davacının kamu görevlerine yeniden alınmasına yönelik hak yoksunluğunun devam ettiğinin açık olduğu, memnu hakların iadesi kararı alınmasının da, anılan maddede yer alan "Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile" ifadesi nedeniyle davacı lehine bir hak vermeyeceği ve davacının hukuki durumunda yeniden göreve başlatılmasına yönelik olumlu bir değişiklik yaratmayacağı hususları göz önüne alındığında, kasten adam öldürmeye teşebbüs suçundan 4 yıl, 6 ay hapis cezası ile cezalandırılan davacının, 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde öngörülen şartları taşımadığından bahisle göreve başlatılmaması üzerine, yeniden atamasının yapılması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yetiştirme yurdunda
yetiştiğinden kendisine uygulanması gereken hükümlerin farklılık arz ettiği, davalı idarenin talebini kabul etmesi gerektiği, mahkum olduğu cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kalktığı, memurluğa atanmak için engel bir durumu bulunmadığı, kendisiyle aynı durumda olan 4 kişinin açıktan atamasının yapıldığı, bu nedenle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : Sevim Çiftçi
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY :
.............................................Müdürlüğü’nde hizmetli kadrosunda görev yapan davacı, kasten adam öldürmeye teşebbüs suçundan yargılandığı ............................Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25/03/2010 tarih ve E:2010/45, K:2010/65 sayılı kararıyla 4 yıl, 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmış ve bu sebeple 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca göreviyle ilişiği kesilmiştir.
Mahkumiyet hükmü infaz edildiğinden, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 16/03/2015 tarih ve 2015/193 değişik iş sayılı kararıyla, davacıya memnu hakları iade edilmiştir.
Bunun üzerine davacı, 11/06/2015 tarihinde davalı idareye açıktan atama talebiyle başvurmuş ve yeniden hizmetli kadrosuna atamasının yapılmasını istemiştir.
Davalı idarenin, 18/08/2015 tarih ve 5552 sayılı işlemiyle davacının isteminin reddedilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde; "Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak" Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasında sayılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlıklı 53. maddesinde; ''(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
(... ) yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz...." hükmü yer almaktadır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlıklı 13/A maddesinde ise; "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir.
Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir." hükmüne yer verilmiştir.
5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinin gerekçesinde; "5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun Geçici 2’nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur." yolunda açıklama yapılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Memnu hakların iadesi müessesesi, 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu'nun 121-124 maddeleri ile 1412 sayılı (mülga) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 416-420. maddeleriyle düzenlenmiş iken, anılan Kanunları yürürlükten kaldırarak 01/06/2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda bu müesseseye yer verilmemiştir.
Ancak, Anayasa'nın 76/2. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu gibi bazı özel Kanunlardaki hak yoksunluklarına ilişkin düzenlemeler nedeniyle memnu hakların iadesi müessesesine yeniden ihtiyaç duyulmuş ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesiyle, "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlığı altında yeniden düzenlenmiştir.
Memnu hakların iadesinin düzenlendiği 5352 sayılı Kanun'un anılan maddesinde, 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması koşuluyla kişilerin hükmü veren mahkemeye veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemeye yapacakları başvuru üzerine yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının verileceği belirtilmiştir.
Bu maddede söz edilen "5237 sayılı Kanun dışındaki kanunlar" ibaresinden, 5237 sayılı Kanun'un "Özel kanunlarla ilişki" başlıklı 5. maddesinde, "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." hükmü uyarınca çeşitli suç ve hürriyeti bağlayıcı cezalar ile hak yoksunluklarının düzenlendiği 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, Kaçakçılık Kanunları gibi özel ceza kanunları değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Seçim Kanunu gibi hak yoksunluklarına yer verilen kanunların anlaşılması gerektiği açıktır.
Öte yandan; 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğundan, memnu hakların iadesi müessesesi ile, ceza mahkumiyetinden doğan süresiz yasakların ve ehliyetsizliklerin önüne geçilerek, yasak ve ehliyetsizliklerden kurtulmak isteyen kimseyi düzgün ve hukuk kurallarına uygun bir şekilde yaşamaya teşvik etmek amaçlanmıştır.
Bu kapsamda, memnu hakların iadesi kararı, gerek Türk Ceza Kanunundan, gerekse özel bir kanundan kaynaklansın kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma gibi temel hak ve özgürlükler alanındaki ehliyetsizlikleri gelecek için ortadan kaldıran ve kişiye kullanılması men edilen hakları kullanma yetkisi sağlayan kararlardır.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesini yeniden düzenleyen 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinin 2006 yılında yürürlüğe girmesinden sonra, 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesinde 2008 yılında 5728 sayılı Kanun ile değişiklik yapılarak maddeye, "Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;" ibaresi eklenmiş ise de, memnu hakların iadesi kararı alınsa dahi devlet memuru olunamayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Anılan yasal düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesinde yer alan "Türk Ceza Kanunundaki süreler geçirilmiş olsa bile" ibaresiyle maddede belirtilen suçlardan dolayı mahkûm olan ve bu mahkûmiyeti nedeniyle belli hakları kullanmaktan yasaklanan kişilerin Devlet memuru olamayacağı, yasaklanmış hakların iadesi kararı alınması durumunda ise, mahkûmiyet ortadan kalkmamakla birlikte bu mahkûmiyetten doğan veya mahkûmiyetle birlikte hükmedilen ehliyetsizliklerinin ileriye dönük olarak ortadan kalkacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bununla birlikte, memnu hakların iadesi kararının, ilgili kişiye bu karar uyarınca doğrudan memuriyete alınma hakkı vermeyip memuriyete başvurma hakkı sağlayacağı, idarenin bu noktada kadro ve ihtiyaç durumunu gözeterek takdir yetkisini kullanacağı açıktır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından, 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5). maddesi hükmünün özel Kanun hükmü olduğu, 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesi hükmünün ise genel Kanun hükmü olduğu ve davacının 657 sayılı Kanun'un özel hükmü uyarınca memuriyete alınma şartlarını taşımadığından, memuriyete yeniden kabul edilemeyeceği hususları dava konusu işlemin tesis edilme gerekçesi olarak gösterilmiştir.
Yukarıda anlatılan mevzuat hükümleri ve dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının sözü edilen mahkûmiyetine bağlı olan hak yoksunluğunun, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten önce aldığı memnu hakların iadesi kararı ile ortadan kalktığı, dolayısıyla, davalı idarece takdir yetkisi çerçevesinde yeni oluşan koşullara göre bir değerlendirme yapılması gerekeceğinden, davacının memuriyete engel mahkûmiyetinin bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
- 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
- Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 11/05/2016 tarih ve E:2015/867, K:2016/445 sayılı kararının BOZULMASINA,
- 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.