Fiilen Eğitim Öğretim Faaliyetine Başlanılmayan Dönem için Geliştirme Ödeneği Ödenmesi
Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm, söz konusu tanımlar çerçevesinde değerlendirildiğinde; genel itibariyle eğitim-öğretim faaliyetine başlamış olan üniversitelerin bünyesine, yeni kurulan bir fakültenin dahil olması halinde bu fakültenin kadrosuna atanmış ve bilfiil bu fakültede görev yapan dekan dışındaki diğer öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenebilmesi için söz konusu fakültede eğitim-öğretim faaliyetinin fiilen başlamış olması gerektiği anlaşılmaktadır.Bu şartlara uymayan fakültelerde görev yapan kanunda sayılan görevliler haricindeki görevlilere geliştirme ödeneği ödenmesi mevzuata aykırıdır.Konuya ilişkin sayıştay temyiz kurulu kararı yazmız ekindedir.
Kamu İdaresi TürüYüksek Öğretim Kurumları
Yılı2014
Dairesi1
Dosya No43482
Tutanak No46108
Tutanak Tarihi17.4.2019
Kararın KonusuPersonel Mevzuatı ile İlgili Kararlar
Konu: Fiilen eğitim öğretim faaliyetine başlanılmayan dönem için “Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında sayılan unvanlara sahip olmayan öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenmesi.
96-284 sayılı ek ilam ile; fiilen eğitim öğretim faaliyetine başlanılmayan dönem için “Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında sayılan unvanlara sahip olmayan öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenmesi nedeniyle …. TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.
Sorumlu temyiz dilekçesinde özetle; savunmasının temelinin iki konu üzerinde oluştuğunu,
1-Kanun ve Bakanlar Kurulu kararı değerlendirildiğinde Yükseköğretim Kurumundan kastedilenin Üniversitenin kendisi olduğunu yani fakülteler veya yüksek okullar olmadığını, 2547 sayılı Kanunda gerek üniversiteler gerekse fakülteler ayrı ayrı yükseköğretim kurumu olarak tanımlanmış ise de bu Kanuna göre Üniversitenin bir yükseköğretim kurumu olarak algılanmasında bir sakınca olmadığını,
Yükseköğretim Kurumları ile ilgili yönetmeliklerde “Yükseköğretim Kurumu tanımı”nın aşağıdaki şekilde ifade edildiğini,
1) Üniversitelerde Akademik Teşkilât Yönetmeliğinin tanımlar bölümünde (18/02/1982 tarih ve 17609 sayılı Resmi Gazete) (Ek 4);
“Madde 3- Üniversite, bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan ve fakülte, enstitü, yüksekokul, bölüm, anabilim dalı, anasanat dalı, bilim dalı, sanat dalı, araştırma ve uygulama merkezlerinden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.” denildiğini,
2) Yükseköğretim Kurumlarında Döner Sermaye Gelirlerinden Yapılacak Ek Ödemenin Dağıtılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin tanımlar bölümünde ( 18/02/2011 tarih ve 27850 sayılı Resmi Gazele) (Ek 5);
“Madde 3-ç) Birim: Döner sermaye gelirinin elde edildiği fakülte, enstitü, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve uygulama araştırma merkezini,
n) Kurum: üniversite ve yüksek teknoloji enstitülerini,
3) Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma Projeleri Hakkında Yönetmeliğin tanımlar bölümünde (10/04/2002 tarih ve 24722 sayılı Resmi Gazete) (Ek 6);
“Madde 3-a) Yükseköğretim Kurumu: Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitülerini,”
4) Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Yönetmeliği tanımlar bölümünde (22/10/2002 tarih ve 24914 sayın Resmi Gazete) (Ek 7);
“Madde 4- Yükseköğretim Kurumları: Üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerini”
Yükseköğretim Kurumu Akademik Birimleri: Bir yükseköğretim kurumunun fakülte, yüksekokul, konservatuar, meslek yüksekokulu, enstitü ve araştırma merkezlerini,
ifade ettiğini,
Yukarıdaki Yönetmeliklerde geçen Yükseköğretim Kurumu tanımlarından Üniversitenin kastedildiği ve Üniversiteyi oluşturan Fakülte, Enstitü, Meslek Yüksek Okulunun ise bir Yükseköğretim Kurumunun altında akademik birim olduğunun açıkça görüleceğini,
Yine aynı şekilde Yükseköğretim Kurulu 2015 yılı faaliyet raporunda (Tablo 1.) 109 adet Devlet üniversitesi (Yükseköğretim Kurumu) olduğunun belirtildiğini, bu tabloda Vakıf Meslek Yüksek Okullarının da kurum olarak nitelendirildiğini çünkü, bu tablodaki Vakıf Meslek Yüksek Okulları sadece bir meslek yüksekokulundan ibaret olduğu için Yükseköğretim Kurumu olarak değerlendirildiğini, örneğin, Vakıf Meslek Yüksek Okullarından birisi olan Kapadokya Meslek Yüksekokulunun Rektörü olmayıp, mütevelli heyeti tarafından idare edilen ve uygulamalı eğitim veren (Balon Pilotluğu vb.) bir Yükseköğretim Kurumu olduğunu, ayrıca, bünyesinde bir alt Akademik Birim bulunmadığını,
Tablo1: Yükseköğretim Kurum Sayıları
Kaynak: Yükseköğretim Kurulu Web Sayfası (https://istatistik.yok.gov.tr)
Aynı şekilde Tablo 2'de ... Üniversitesi Yükseköğretim Kurumunu oluşturan alt Akademik Birimler verilmiştir.
Tablo2 Yükseköğretim Kurumu Birim sayıları
Yine, kanun bazında bakıldığında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde idare ya da kurumların sayıldığını, üniversitelerin II- sayılı cetvelde Özel Bütçeli İdareler ya da kurumlar olarak tanımlandığını, adı geçen kanunda fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve enstitünün idare ya da kurum olarak sayılmadığını (Ek8),
Ayrıca, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 4 üncü maddesinde (Ek 9);
"İdare ihaleyi yapan bu Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşları kapsamaktadır" denildiğini,
Aynı Kanunun Kapsam bölümünün (a) bendinde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, birlikler (meslekî kuruluş şeklinde faaliyet gösterenler ile bunların üst kuruluşları hariç), tüzel kişiler sayıldığını, özel bütçeli idarelere bakıldığında, ... Üniversitesinin üstde yer aldığını, fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu vb. enstitülerin ise idare olarak sayılmadığını,
Bu Kanunun amacı olan “sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlayamayan yükseköğretim kurumları ve bunların bölümlerinde” ifadesinden yükseköğretim kurumunu Üniversite Bölümlerinde ise Fakülteleri anlamakta bir sakınca olmadığını, aksine eğitim öğretim için karar alınan yükseköğretim kurumlarında rektör, dekan, yüksekokul müdürü gibi görevliler bu ödenekten yararlanır deniyor ki bu makamların Fakültede değil ancak Üniversitelerde mevcut olduğu göz önünde bulundurulursa bu Kanun ve Bakanlar Kurulu kararında kast edilen Yükseköğretim Kurumunun Üniversiteler olduğunu,
Aksi takdirde (fakülteleri yükseköğretim kurumu olarak kabul edersek) yine savunmasında örneklerle belirttiği üzere farklı zamanlarda eğitim öğretime başlayan fakültelerin bu ödeneği almaya başlama ve sonlandırma tarihlerinin farklı olacağını, uygulamada birlik olmayacağını,
2- Bu ödeneğin alınması için kanunda net bir şekilde ifade edildiği üzere "Yükseköğretim kurumlarına ait öğretim elemanı kadrosuna atanarak, görevin fiilen yapılması halinde ödeneceği”nin belirtildiğini,
Yani bu ödeneği alabilmenin şartlarının net olduğunu ve ek bir şart getirilmediğini, oysa gerek aynı Fakültede görevli bazı öğretim üyelerinin dekanlık ve rektörlük tarafında görevlendirilmesi ve ihtiyaç duyulan birimlerde ders vermesi sebebiyle bu ödenekten faydalanılacağı kanaatinin oluştuğunu ve bu yönde uygulama yapıldığını hatta denetçi görüşünde net bir biçimde ifade edildiğini,
Sonuç olarak;
Kanun ve Bakanlar Kurulu Kararları birlikte değerlendirildiğinde “Yüksek Öğretim Kurumun”dan Üniversitelerin kastedildiğinin anlaşılmasında bir beis olmadığı, hatta aksi durumda uygulamanın mümkün olmayacak derecede karışık bir hal alacağı ve yeni hak arayışı karmaşasına yol açacağı ve ayrıca eğitim öğretim faaliyetinden kastın sadece derse girmekle sınırlı olmadığı, seminerleri yönetmek, bilimsel araştırma ve yayınlar yapmak gibi görevlerin icrasının da eğitim öğretim faaliyeti olarak belirtildiğini ifade ederek uygulamanın kanuna aykırı olmadığını ileri sürmüştür.
Başsavcılık mütalaasında;
“… ... Üniversitesi 2014 yılı hesabının 1. Dairede yargılanması sonucu çıkarılan 31.05.2017 tarih ve 284 sayılı ilamında yer alan tazmin hükmünü Gerçekleştirme Görevlisi sıfatıyla temyiz eden ….’ın ilgi yazı ekinde gönderilen 24.01.2018 tarihli temyiz dilekçesi ve ekleri incelendi.
…
Gerçekleştirme Görevlisi ... savunmasında, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununda belirtildiği şekilde fakülte, enstitü, yüksekokul, konservatuvar, araştırma ve uygulama merkezi ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı meslek yüksekokulunun ayrı ayrı birer yükseköğretim kurumu olamayacağı ve bunların ancak üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerine bağlı akademik birimler olacağından hareketle bir üniversitede genel olarak eğitim-öğretim faaliyeti hangi kademede başlamış olursa olsun o üniversite ve bağlı akademik birimlerinin toplu olarak hepsinde görev yapan ilgili akademik personele söz konusu Karar hükümleri çerçevesinde geliştirme ödeneği ödenebileceğini ileri sürmektedir. Sorumlu, bu iddiasını yükseköğretim mevzuatı kapsamında yer alan çeşitli yönetmeliklerde yükseköğretim kurumları ifadesinin üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerini şeklinde tanımlanmış olmasına dayandırmaktadır. Ancak söz konusu Yönetmeliklerde de belirtildiği üzere bu tanımlar ancak bu yönetmeliklerin her birinin kendi uygulama alanları ile sınırlı olacak şekilde geçerlidir. Yoksa bu tanımları akademik yapılanmanın geneline şamil kılmak yanıltıcı olacaktır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda öngörülen üniversite birimlerinin akademik yönden teşkilatlanması, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarıyla, ilgili alt birimlerin üst birimlerle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla 18.02.1982 tarih ve 17609 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinde söz konusu akademik birimlerin ayrı ayrı tanımlarının yapıldığı maddelerin hepsinde dayanağı Kanundakine uygun bir biçimde fakültelerin ve yüksekokulların birer yükseköğretim kurumu olduğu ve ancak kanun ile kurulabilecekleri belirtilmiştir. Yükseköğretim kurumlarının nelerden müteşekkil olduğunu tanımlayan 2547 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan tanımlar incelendiğinde üniversitelerin ve bunların bünyelerinde yer alan fakültelerin ayrı ayrı yüksek öğretim kurumu olduğu sonucu çıkmaktadır.
“Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm, söz konusu tanımlar çerçevesinde değerlendirildiğinde; genel itibariyle eğitim- öğretim faaliyetine başlamış olan üniversitelerin bünyesine yeni kurulan bir fakültenin dahil olması halinde bu fakültenin kadrosuna atanmış ve fiilen bu fakültede görev yapan dekan dışındaki diğer öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenebilmesi için söz konusu fakültede eğitim-öğretim faaliyetinin fiilen başlamış olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle temyiz talebinin reddi ile 2014 yılı ... Üniversitesi hesabının Sayıştay 1. Dairesi tarafından yargılanması sonucunda çıkarılan 31.05.2017 tarih ve 284 sayılı ilam ile verilen tazmin hükmünün tasdikine karar verilmesinin uygun olacağı mütalâa edilmektedir.” denilmiştir.
Duruşma talep eden sorumlu ... (Gerçekleştirme Görevlisi-Fakülte Sekreteri) ve Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden, dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 14 üncü maddesinde;
“Diğer yükseköğretim kurumlarına göre sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlanamayan yükseköğretim kurumları ile bunların bölümlerinde görevli öğretim elemanlarına; almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge toplamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın beş katına kadar geliştirme ödeneği ödenebilir.
Geliştirme ödeneği verilecek yükseköğretim kurumları, ödeneğin verilmesine ilişkin usul ve esaslar ile oran veya miktarları, bu ödenekten yararlanma süresi ile yararlanamayacak olanlar ve diğer hususlar Yükseköğretim Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilir.
Bu ödenek damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.”,
hükmü yer almakta olup anılan madde gereğince çıkarılan 2005/8681 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen “Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinde ise aynen;
“ Geliştirme ödeneği;
a) Bu ödeneğin verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına ait öğretim elemanı kadrosuna atanarak, atandığı yükseköğretim kurumunda fiilen çalışanlara,
b) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 35 inci maddesi ve 40 ıncı maddesinin (b) fıkrası ile 41 inci maddesi uyarınca diğer yükseköğretim kurumlarında görevlendirilenlere,
c) Kadrosu başka bir yükseköğretim kurumunda olmakla birlikte, geliştirme ödeneği verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına rektör veya dekan olarak usulüne uygun şekilde atananlara, görevin yapıldığı yükseköğretim kurumlarının bulunduğu yerler için bu Karara ekli cetvelde öngörülen oranlar üzerinden fiilen görev yaptıkları sürece ödenir.
2547 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin (a) fıkrasına dayanılarak yükseköğretim kurumlarında ders vermek üzere görevlendirilen öğretim elemanlarına, kadrolarının yer aldığı yükseköğretim kurumunun bulunduğu yerler için ekli cetvelde öngörülen oranlar üzerinden geliştirme ödeneği ödenir.
Bu Karara ekli cetvelde geliştirme ödeneği ödenmesi öngörülen yerlerde yeni kurulan yükseköğretim kurumlarının fiilen eğitim-öğretim faaliyetine başlamamış olması durumunda bu yerlerdeki yükseköğretim kurumları için belirlenmiş geliştirme ödeneği, söz konusu yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretime başlaması konusunda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından izin verilmiş olması kaydıyla ve fiilen eğitim-öğretime başlanıncaya kadar sadece rektör, dekan, yüksekokul müdürü, enstitü müdürü ve konservatuar müdürü olarak atanmış öğretim elemanlarına ödenir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının 2 nci maddesinde geliştirme ödeneğinin; bu ödeneğin verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına ait öğretim elemanı kadrosuna atanarak, atandığı yükseköğretim kurumunda fiilen çalışanlara görevin yapıldığı yükseköğretim kurumlarının bulunduğu yerler için ekli cetvelde öngörülen oranlar üzerinden fiilen görev yaptıkları sürece ödeneceği belirtilmekte, fiilen eğitim-öğretim faaliyetlerine başlamamış yükseköğretim kurumlarında ise geliştirme ödeneğinin sadece rektör, dekan, yüksekokul müdürü, enstitü müdürü ve konservatuar müdürü olarak atanmış öğretim elemanlarına ödeneceği açık bir şekilde belirtilmiş olup, bu sayılan unvanlar dışında kalan diğer öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenmesi öngörülmemiştir.
Sorumlu, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununda belirtildiği şekilde fakülte, enstitü, yüksekokul, konservatuvar, araştırma ve uygulama merkezi ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı meslek yüksekokulunun ayrı ayrı birer yükseköğretim kurumu olamayacağı ve bunların ancak üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerine bağlı akademik birimler olacağından hareketle bir üniversitede genel olarak eğitim-öğretim faaliyeti hangi kademede başlamış olursa olsun o üniversite ve bağlı akademik birimlerinin toplu olarak hepsinde görev yapan ilgili akademik personele söz konusu Karar hükümleri çerçevesinde geliştirme ödeneği ödenebileceğini ileri sürmekte ise de; söz konusu Yönetmeliklerde de belirtildiği üzere bu tanımlar ancak bu yönetmeliklerin her birinin kendi uygulama alanları ile sınırlı olacak şekilde geçerlidir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda öngörülen üniversite birimlerinin akademik yönden teşkilatlanması, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarıyla, ilgili alt birimlerin üst birimlerle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla 18.02.1982 tarih ve 17609 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinde söz konusu akademik birimlerin ayrı ayrı tanımlarının yapıldığı maddelerin hepsinde dayanağı Kanundakine uygun bir biçimde fakültelerin ve yüksekokulların birer yükseköğretim kurumu olduğu ve ancak kanun ile kurulabilecekleri belirtilmiştir. Yükseköğretim kurumlarının nelerden müteşekkil olduğunu tanımlayan 2547 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan;
“…
c) (Değişik birinci paragraf: 29/6/2001 - 4702/1 md.) Yükseköğretim Kurumları: Üniversite ile yüksek teknoloji enstitüleri ve bunların bünyesinde yer alan fakülteler, enstitüler, yüksekokullar, konservatuvarlar, araştırma ve uygulama merkezleri ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı meslek yüksekokulları ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın ve kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından kurulan meslek yüksekokullarıdır.
(Değişik:3/4/1991 - 3708/1 md.) Yüksek teknoloji enstitüsü, özellikle teknoloji alanlarında yüksek düzeyde araştırma, eğitim - öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapan, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip bir yükseköğretim kurumudur.
d) Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.
e) Fakülte: Yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan; kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumudur.
f) Enstitü: Üniversitelerde ve fakültelerde birden fazla benzer ve ilgili bilim dallarında lisansüstü, eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan bir yükseköğretim kurumudur.
g) Yüksekokul: Belirli bir mesleğe yönelik eğitim öğretime ağırlık veren bir yükseköğretim kurumudur.
h) Konservatuvar: Müzik ve sahne sanatlarında sanatçı yetiştiren bir yükseköğretim kurumudur.
ı) (Değişik: 13/2/2011-6111/170 md.) Meslek Yüksekokulu: Belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan, yılda iki veya üç dönem olmak üzere iki yıllık eğitim-öğretim sürdüren, ön lisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.
j) Uygulama ve Araştırma Merkezi: Yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim - öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumudur.”
tanımları incelendiğinde üniversitelerin ve bunların bünyelerinde yer alan fakültelerin ayrı ayrı yüksek öğretim kurumu olduğu sonucu çıkmaktadır.
“Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm, söz konusu tanımlar çerçevesinde değerlendirildiğinde; genel itibariyle eğitim-öğretim faaliyetine başlamış olan üniversitelerin bünyesine, yeni kurulan bir fakültenin dahil olması halinde bu fakültenin kadrosuna atanmış ve bilfiil bu fakültede görev yapan dekan dışındaki diğer öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenebilmesi için söz konusu fakültede eğitim-öğretim faaliyetinin fiilen başlamış olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, fiilen eğitim öğretim faaliyetine başlanılmayan dönem için “Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında sayılan unvanlara sahip olmayan öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenmesi mevzuata aykırıdır.
Bu nedenle 96-284 sayılı ek ilam ile …. TL’ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE,
(Temyiz Kurulu ve ..Daire Başkanı …. ile Üyeler … ile ….’in aşağıda yazılı azınlık görüşlerine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 17.04.2019 tarih ve 46108 sayılı tutanakta yazılı olmakla iş bu ilam tanzim kılındı.
KARŞI OY GEREKÇESİ:
(Temyiz Kurulu ve ..Daire Başkanı …. ile Üyeler … ile ….;
2914 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile diğer yükseköğretim kurumlarına göre sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlanamayan yükseköğretim kurumları ile bunların bölümlerinde görevli öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenebilme imkanı getirilmiş, bu hususta düzenleme yapma yetkisi de Bakanlar Kuruluna bırakılmıştır. Bu düzenlemenin gelişmekte olan yükseköğretim kurumlarına öğretim elemanı sağlanmasındaki güçlüğün azaltılması ve bu kurumlarda öğretim elemanı olarak çalışmanın özendirilmesi amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kanunda bu ödeneğin ne zaman verilmeye başlanacağı hususunda bir açıklık bulunmamakla birlikte ilgili Bakanlar Kurulu Kararında yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretime başlaması konusunda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından izin verilmiş olması kaydıyla ve fiilen eğitim-öğretime başlanıncaya kadar sadece rektör, dekan, yüksekokul müdürü, enstitü müdürü ve konservatuar müdürü olarak atanmış öğretim elemanlarına ödeneğin verilebileceği ifade edilmiştir. Bu düzenleme karşısında öncelikle yükseköğretim kurumundan ne anlaşılması gerektiğine bakmak gerekir. 2547 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi (d) fıkrasında “Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunda fakülte, enstitü ve yüksekokul gibi birimler de yükseköğretim kurumu olarak tanımlanmışsa da üniversitenin tek başına bir yükseköğretim kurumu olarak algılanmasında da bir beis bulunmamaktadır. Yani üniversitenin herhangi bir biriminde eğitime başlanılmış olması o üniversitede eğitimin başladığı anlamına gelebilir. Yükseköğretim kurumu ifadesinden o fakülte veya enstitünün anlaşılması gerektiğine dair net bir ifade bulunmamaktadır. Bu nedenle ... Üniversitesinin 2006 yılında eğitim-öğretim faaliyetine başlama şartını gerçekleştirdiği düşünülebilir.
Diğer husus kimlerin bu ödenekten yararlanabileceği hususudur. Söz konusu Bakanlar Kurulu kararında, ödeneğin; yükseköğretim kurumlarına ait öğretim elemanı kadrosuna atanarak, görevin fiilen yapılması halinde ödeneceği ifade edilmiştir. 2547 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde öğretim üyelerinin görevleri;
“a. Yükseköğretim kurumlarında ve bu kanundaki amaç ve ilkelere uygun biçimde önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim - öğretim ve uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri yönetmek,
b. Yükseköğretim kurumlarında, bilimsel araştırmalar ve yayımlar yapmak,
c. İlgili birim başkanlığınca düzenlenecek programa göre, belirli günlerde öğrencileri kabul ederek, onlara gerekli konularda yardım etmek, bu kanundaki amaç ve ana ilkeler doğrultusunda yol göstermek ve rehberlik etmek,
d. Yetkili organlarca verilecek görevleri yerine getirmek,
e. Bu kanunla verilen diğer görevleri yapmaktır.” şeklinde tadat edilmiştir. Görüldüğü üzere öğretim üyelerinin görevi eğitim ve öğretimle sınırlandırılmamış, seminerleri yönetmek, bilimsel araştırmalar ve yayımlar yapmak da görev olarak sayılmıştır.
Sonuç olarak Kanun ve Bakanlar Kurulu Kararı birlikte değerlendirildiğinde, yükseköğretim kurumundan ne anlaşılması gerektiği, görevin fiilen yapılması ifadesinden sadece eğitim ve öğretimin mi anlaşılması gerektiği hususlarının yoruma açık olduğu görülmekte olduğundan, düzenlemenin amacının da yükseköğretim kurumlarına öğretim elemanı sağlanmasındaki güçlüğün azaltılması ve bu kurumlarda öğretim elemanı olarak çalışmanın özendirilmesi olduğu göz önünde bulundurularak ödemenin mevzuata uygunluğuna karar verilmesi dolayısıyla tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.)