Üniversitede toplantılara katılmayan üyeler ne ceza alır Üniversitede toplantılara katılmayan üyeler ne ceza alır

Eğitim öğretim faaliyetine başlamayan bölümde görev yapanlara geliştirme ödeneği verilir mi?

Sayıştay Temyiz Kurulu, fiilen eğitim öğretim faaliyetine başlanılmayan dönem için “Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında sayılan unvanlara sahip olmayan araştırma görevlisi-öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenmesi mevzuata aykırılık teşkil ettiğine hükmetti.

Kamu İdaresi Türü Yüksek Öğretim Kurumları
Yılı 2017
Dairesi 2
Dosya No 44959
Tutanak No 48227
Tutanak Tarihi 23.9.2020
Kararın Konusu Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar


Henüz eğitim öğretim faaliyetlerine başlanmayan akademik birimde geliştirme ödeneği ödenmesi:

92 sayılı İlamın 1. maddesiyle; … Üniversitesi Güzel Sanatlar Yüksekokulunda henüz eğitim öğretim faaliyetlerine başlanmadığı halde burada görevli Araştırma Görevlileri …, … ile …’a geliştirme ödeneği ödendiği gerekçesiyle … TL’nin tazminine ilişkin hüküm tesis edilmiştir.

Sorumlu (Ödeme Emri Belgesi Üzerinde İmzası Bulunan-Gerçekleştirme Görevlisi sıfatıyla temyiz talep eden …) (yine aynı ilam maddesi ile ilgili olarak Ödeme Emri Belgesi Üzerinde İmzası Bulunan-Harcama Yetkilisi sıfatıyla temyiz talep eden ve buna ilişkin 44994 sayılı dosyası kendi gündem sırasında görüşülen …’ın dilekçesi de tamamen aynı olmak üzere), temyiz dilekçesinde özetle; İlamın “SAVUNMALAR” bölümünde özetle; ahizler hakkında kişi borcu oluşturulduğunu ve tahsilat işlemlerinin yapılacağını belirttiklerini, “DENETÇİ GÖRÜŞÜ” bölümünde ise; savunmalarda tahsilat işlemlerinin yapılacağı belirtilmiş olmakla beraber henüz herhangi bir tahsilat bildirilmemiş olduğundan kamu zararının sorumlulardan tanzimine karar verilmesinin uygun olacağının ifade edildiğini, ahizler hakkında kişi borcu oluşturan ve tahsilat işlemleri yapmanın Üniversitenin Strateji ve Geliştirme Dairesi Başkanlığının görevi olduğunu, kendilerinin birim olarak kişi borcu oluşturma ve tahsilatını maaş sistemi üzerinden yapmalarının mümkün olmadığını, çünkü sistemin kendilerine kapalı olduğunu, söz konusu İlamın tebliğinden itibaren Üniversitenin Strateji ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından borçlu personele kişi borcu çıkartıldığını, belgelerin yazı ekinde sunulduğunu, borçlu personelden Araştırma Görevlisi … halen Üniversitede görev yaptığı için kendisine tebligat yapıldığını, diğer borçlular Üniversitede görev yapmadıkları için adreslerine gönderim yapıldığını, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3 üncü maddesi “Tanımlar” bölümünde; “d) Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.” denildiğini, söz konusu maddede hep “yükseköğretim kurumu” kavramına atıfta bulunulduğunu, bu madde ile Kurum olarak taraflarınca … Üniversitesinin anlaşılmakta olduğunu, Üniversitenin bir birimi olan Devlet Konservatuarı Yüksekokulunun fiilen eğitim ve öğretime başlamasının kastedilmediğini düşündüklerini, araştırma görevlilerinin 2547 sayılı Kanunun değişik 33 üncü maddesinde; “Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır.” şeklinde tanımlandığını, yine aynı Kanunun 36 ncı maddesinin ikinci fıkrasında; “(Değişik üçüncü fıkra: 22/2/2018-7100/8 md.) Öğretim üyesi, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim birimi ile sınırlı olmaksızın ve ihtiyaç bulunması halinde görevli olduğu yükseköğretim kuruntunda haftada asgari on saat ders vermekle yükümlüdür. Öğretim görevlisi ise haftada asgari on iki saat ders vermekle yükümlüdür.” hükmünün bulunduğunu, dolayısıyla doktorasını bitirmemiş araştırma görevlilerine yasal olarak ders verme zorunluluğu getirilmediğini, araştırma görevlilerinin görev tanımları arasında araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olma ile yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapmakla yükümlü olduklarını, ilgili diğer görevler arasında ders vermenin yasal olarak mümkün olmadığını ve ders verme görevinin üniversitelerde öğretim üyeleri (profesör, doçent dr. öğretim üyesi) ile öğretim görevlisi ve okutmanlarda olduğunu, bu sebeple söz konusu ödemenin tamamı araştırma görevlilerine yapıldığından ve araştırma görevlisinin çalıştırılmasında eğitim ve öğretime fiilen başlaması ile herhangi bir bağlantı bulunmadığından; yapılan ödemenin yersiz olmadığı kanaatinde olduklarını, … Üniversitesinin yeni kurulmakta olan üniversite olması hesabıyla akademik personelin performanslarının gelişmesi ve teşviki için yukarıda belirtmiş olduğu mevzuatlar ışığında geliştirme ödeneğinin ödenebileceği kanaatine varıldığını, sonuç olarak kanun hükümleri ve Bakanlar Kurulu kararları birlikte değerlendirildiğinde; yükseköğretim kurumundan ne anlaşılması gerektiği ve görevin fiilen yapılması ifadesinden sadece eğitim ve öğretimin mi anlaşılması gerektiği hususlarının yoruma açık olduğu görülmekte olduğundan; düzenlemenin amacının da yükseköğretim kurumlarına öğretim elemanı sağlanmasındaki güçlüğün azaltılması ve bu kurumlarda öğretim elemanı olarak çalışmanın özendirilmesi olduğu göz önünde bulundurularak, yoruma açık bir düzenlemeye istinaden bir kamu zararının varlığından söz etmek yerine bu haliyle ödemenin mevzuata uygunluğuna karar verilmesinin; dolayısıyla tazmin hükmünün kaldırılmasının uygun olacağı kanaatinde olduklarını, mezkur İlamda belirtilen “devleti zarara uğratma” hükmü için kendilerince asla bir kasıt veya kötü niyet olmadığını, yapılan ödemelerden ne “Harcama Yetkilisi” ne de “Gerçekleştirme Görevlisi”nin kesinlikle bir çıkar sağlamadığını, fazladan ödendiği söylenen paranın kimlere ve ne kadar ödendiğinin İlamda ekli belgede açıkça yazılı olduğunu, yazı ekinde 03.12.2018 tarih ve 791891 sayı ile memurlar nette çıkan haberde kuruluş geliştirme ödeneğinin fiilen eğitim öğretim yapılmayan birimde ödenebileceği hükmüne varıldığını, Sayıştay’dan geliştirme ödeneği kararının konuya emsal olması hesabıyla incelenmesi gerektiğini, Sayıştay'ın göndermiş olduğu İlamda sadece … Üniversitesinin göndermiş olduğu savunmayı dikkate aldığının görüldüğünü, 30.04.2018 tarihinde mail ve ptt kanalıyla göndermiş olduğu savunmasının tekrar gözden geçirilmesini ve bu suretle sorgudan azlini ve beraatini Kurulumuzun bilgisine arz etmiştir.

Başsavcılık mütalaasında özetle; adı geçenin dilekçesinde; tazmine konu meblağla ilgili olarak ahizler adına kişi borcu çıkarıldığı, kendi birimlerinde görev yapanlara tebligat yapıldığı, diğerlerinin kendi birimlerinde çalışmadıkları, Üniversitenin kuruluş aşamasında olması sebebiyle bu kişilere ödeme yapılmasının mevzuatına aykırı olmadığı, benzer konuda Temyiz Kurulumuzca başka bir üniversitenin 2015 yılı hesabına ilişkin olarak yapılan temyiz başvurusuna ilişkin olarak lehte karar verildiği hususlarının iddia edildiği ve bu meyanda tazmin hükmünün kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiği ifade edildikten sonra; ortaya konulanların Daire kararının gerekçelerini karşılamadığı, dilekçede belirtilen “... Üniversitesinin 2015 yılı hesabına ilişkin olarak yapılan temyiz başvurusuna ilişkin 21.02.2018 tarihli ve 44094 sayılı Temyiz Kurulu Kararı”nın verilen tazmin hükmünün tasdiki yönünde olduğunu ki bu Kararın düzeltilmesi talebi ile yapılan müracaat üzerine verilen 19.12.2018 tarihli ve 45452 sayılı Kararla da önceki Kararın tasdikine hükmedildiğini, bu itibarla, adı geçenin temyiz talebinin reddi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine karar verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.

Yukarıda adı geçen sorumlu (…), Başsavcılık mütalaasına yanıt olarak gönderdiği ikinci temyiz dilekçesinde özetle; söz konusu kuruluş geliştirme ödemelerinde ve maaş sistemlerinden bilgisi olmadığı için sistemden (KBS) çıkarıp bordroları imzaladığını, kesinlikle devleti zarara uğratma gibi bir düşüncesinin olmadığını ve duruşma talep ettiğini dile getirmiştir.

Başsavcılık ikinci mütalaasında özetle; dilekçede adı geçen tarafından ileri sürülen hususların daha önceki görüşlerini değiştirecek nitelikte olmaması hasebiyle yargılamanın söz konusu mütalaaya göre karara bağlanmasının uygun olacağı belirtilmiştir.

Sorumlu tarafından duruşma tarihi öncesinde 07.09.2020 tarihinde Sayıştay Evrakına giren son bir dilekçe daha gönderilmiş olup, kendisince bu dilekçede; sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayacağı ifade edildikten sonra ilk temyiz dilekçesindeki aynı gerekçeler bir kez daha ileri sürülerek tazmin hükmünün kaldırılması talebi bir kez daha yinelenmiştir.

İşbu dosyayla duruşma talebinde bulunan sorumlu …’a 02.09.2020 tarihinde duruşma günü bildirilmiş olmasına karşın (ek bir dilekçe ile hastalığı sebebiyle hastanede tedavi gördüğü için duruşmaya katılamayacağını bildirerek) duruşmaya katılmadığından, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesi hükmü uyarınca dosya üzerinde ve gıyabında,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun “Geliştirme ödeneği” başlıklı değişik 14 üncü maddesinde:

“Diğer yükseköğretim kurumlarına göre sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlanamayan yükseköğretim kurumları ile bunların bölümlerinde görevli öğretim elemanlarına; almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge toplamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın beş katına kadar geliştirme ödeneği ödenebilir.

Geliştirme ödeneği verilecek yükseköğretim kurumları, ödeneğin verilmesine ilişkin usul ve esaslar ile oran veya miktarları, bu ödenekten yararlanma süresi ile yararlanamayacak olanlar ve diğer hususlar Yükseköğretim Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilir.

…”

Hükmü yer almaktadır.

19.04.2005 tarih ve 25791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2005/8681 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Kararın 1 inci maddesinde:

“Diğer yükseköğretim kurumlarına göre sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlanamayan yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına; almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge toplamının memur aylık katsayısı ile çarpımı suretiyle hesaplanacak tutara, ekli cetvelde yükseköğretim kurumlarının bulunduğu yerleşim yerlerine göre belirlenen oranların uygulanması sonucu bulunacak miktarda geliştirme ödeneği ödenir.

…”

Denilmektedir.

Aynı Kararın 2 nci maddesinde:

“Geliştirme ödeneği;

a) Bu ödeneğin verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına ait öğretim elemanı kadrosuna atanarak, atandığı yükseköğretim kurumunda fiilen çalışanlara,

b) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 35 inci maddesi ve 40 ıncı maddesinin (b) fıkrası ile 41 inci maddesi uyarınca diğer yükseköğretim kurumlarında görevlendirilenlere,

c) Kadrosu başka bir yükseköğretim kurumunda olmakla birlikte, geliştirme ödeneği verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına rektör veya dekan olarak usulüne uygun şekilde atananlara,

görevin yapıldığı yükseköğretim kurumlarının bulunduğu yerler için bu Karara ekli cetvelde öngörülen oranlar üzerinden fiilen görev yaptıkları sürece ödenir.

2547 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin (a) fıkrasına dayanılarak yükseköğretim kurumlarında ders vermek üzere görevlendirilen öğretim elemanlarına, kadrolarının yer aldığı yükseköğretim kurumunun bulunduğu yerler için ekli cetvelde öngörülen oranlar üzerinden geliştirme ödeneği ödenir.

Bu Karara ekli cetvelde geliştirme ödeneği ödenmesi öngörülen yerlerde yeni kurulan yükseköğretim kurumlarının fiilen eğitim-öğretim faaliyetine başlamamış olması durumunda bu yerlerdeki yükseköğretim kurumları için belirlenmiş geliştirme ödeneği, söz konusu yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretime başlaması konusunda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından izin verilmiş olması kaydıyla ve fiilen eğitim-öğretime başlanıncaya kadar sadece rektör, dekan, yüksekokul müdürü, enstitü müdürü ve konservatuar müdürü olarak atanmış öğretim elemanlarına ödenir.”

Hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, geliştirme ödeneği verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına ait öğretim elemanı kadrosuna atanarak, atandığı yükseköğretim kurumunda fiilen çalışan bir öğretim elemanına bu ödeneğin ödenebilmesi için, ilgili yükseköğretim kurumunda fiilen eğitim-öğretime başlanmış olması gerekmektedir. İlgili yükseköğretim kurumunda fiilen eğitim-öğretime başlanmamış ise ancak bu ödenek eğitim-öğretime başlaması konusunda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından izin verilmiş olması kaydıyla ilgisine göre rektör, dekan, yüksekokul müdürü, enstitü müdürü ve konservatuar müdürü olarak atanmış öğretim elemanlarına ödenebilecektir.

Sorumlu(lar), 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3 üncü maddesi “Tanımlar” bölümünde; “d) Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.” denildiğini, söz konusu maddede hep “yükseköğretim kurumu” kavramına atıfta bulunulduğunu, bu madde ile Kurum olarak taraflarınca … Üniversitesinin anlaşılmakta olduğunu, Üniversitenin bir birimi olan Devlet Konservatuarı Yüksekokulunun fiilen eğitim ve öğretime başlamasının kastedilmediğini ileri sürmekte ise(ler) de; Yükseköğretim kurumlarının nelerden müteşekkil olduğunu tanımlayan 2547 sayılı Kanunun 3 üncü maddesindeki:

“…

c) (Değişik birinci paragraf: 29/6/2001 - 4702/1 md.) Yükseköğretim Kurumları: Üniversite ile yüksek teknoloji enstitüleri ve bunların bünyesinde yer alan fakülteler, enstitüler, yüksekokullar, konservatuvarlar, araştırma ve uygulama merkezleri ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı meslek yüksekokulları ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın ve kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından kurulan meslek yüksekokullarıdır.

(Değişik:3/4/1991 - 3708/1 md.) Yüksek teknoloji enstitüsü, özellikle teknoloji alanlarında yüksek düzeyde araştırma, eğitim - öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapan, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip bir yükseköğretim kurumudur.

d) Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.

e) Fakülte: Yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan; kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumudur.

f) Enstitü: Üniversitelerde ve fakültelerde birden fazla benzer ve ilgili bilim dallarında lisansüstü, eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan bir yükseköğretim kurumudur.

g) Yüksekokul: Belirli bir mesleğe yönelik eğitim öğretime ağırlık veren bir yükseköğretim kurumudur.

h) Konservatuvar: Müzik ve sahne sanatlarında sanatçı yetiştiren bir yükseköğretim kurumudur.

ı) (Değişik: 13/2/2011-6111/170 md.) Meslek Yüksekokulu: Belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan, yılda iki veya üç dönem olmak üzere iki yıllık eğitim-öğretim sürdüren, ön lisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.

j) Uygulama ve Araştırma Merkezi: Yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim - öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumudur.”

Tanımları incelendiğinde üniversitelerin ve bunların bünyelerinde yer alan fakültelerin ayrı ayrı yükseköğretim kurumu olduğu sonucu çıkmaktadır.

Aynı şekilde, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda öngörülen üniversite birimlerinin akademik yönden teşkilatlanması, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarıyla, ilgili alt birimlerin üst birimlerle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla 18.02.1982 tarih ve 17609 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinde söz konusu akademik birimlerin ayrı ayrı tanımlarının yapıldığı maddelerin hepsinde dayanağı Kanundakine uygun bir biçimde fakültelerin ve yüksekokulların birer yükseköğretim kurumu olduğu ve ancak kanun ile kurulabilecekleri belirtilmiştir.

“Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm, söz konusu tanımlar çerçevesinde değerlendirildiğinde; genel itibariyle eğitim-öğretim faaliyetine başlamış olan üniversitelerin bünyesine, yeni kurulan bir fakültenin/yüksekokulun dâhil olması halinde bu fakültenin/yüksekokulun kadrosuna atanmış ve bilfiil bu fakültede/yüksekokulda görev yapan dekan/yüksekokul müdürü dışındaki diğer öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenebilmesi için söz konusu fakültede/yüksekokulda eğitim-öğretim faaliyetinin fiilen başlamış olması gerektiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, yine sorumlu(lar), 2547 sayılı Kanunun değişik 33 üncü maddesinde; “Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır.” şeklinde tanımlandığını, yine aynı Kanunun 36 ncı maddesinin ikinci fıkrasında; “(Değişik üçüncü fıkra: 22/2/2018-7100/8 md.) Öğretim üyesi, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim birimi ile sınırlı olmaksızın ve ihtiyaç bulunması halinde görevli olduğu yükseköğretim kuruntunda haftada asgari on saat ders vermekle yükümlüdür. Öğretim görevlisi ise haftada asgari on iki saat ders vermekle yükümlüdür.” hükmünün bulunduğunu, dolayısıyla doktorasını bitirmemiş araştırma görevlilerine yasal olarak ders verme zorunluluğu getirilmediğini, araştırma görevlilerinin görev tanımları arasında araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olma ile yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapmakla yükümlü olduklarını, ilgili diğer görevler arasında ders vermenin yasal olarak mümkün olmadığını ve ders verme görevinin üniversitelerde öğretim üyeleri (profesör, doçent dr. öğretim üyesi) ile öğretim görevlisi ve okutmanlarda olduğunu, bu sebeple söz konusu ödemenin tamamı araştırma görevlilerine yapıldığından ve araştırma görevlisinin çalıştırılmasında eğitim ve öğretime fiilen başlaması ile herhangi bir bağlantı bulunmadığını iddia etmekte ise(ler) de; Kanun ve Kararda “öğretim elemanı” kavramı bilinçli olarak kullanılmış olup, araştırma görevlileri de yukarıda sorumlu dilekçesinde yer alan tanımı gereği “öğretim elemanı” olup, öğretim elemanları arasında geliştirme ödeneği alabilmeleri açısından “ders verme-vermeme” şeklinde bir ayrıma da gidilmemiştir.

Bu itibarla, fiilen eğitim öğretim faaliyetine başlanılmayan dönem için “Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Karar”ın 2 nci maddesinin son fıkrasında sayılan unvanlara sahip olmayan araştırma görevlisi-öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği ödenmesi mevzuata aykırılık teşkil etmektedir.

Son olarak, sorumlu(lar) tarafından dilekçe ekinde 03.12.2018 tarih ve 791891 sayı ile memurlar nette çıkan haberde kuruluş geliştirme ödeneğinin fiilen eğitim öğretim yapılmayan birimde ödenebileceği hükmüne varıldığı, Sayıştay’dan geliştirme ödeneği kararının konuya emsal olması hesabıyla incelenmesi gerektiği dile getirilmiş ise de; haberde adı geçen 21.02.2018 tarihli ve 44094 sayılı Temyiz Kurulu Kararı verilen tazmin hükmünün “tasdiki” yönündedir ki bu Kararın düzeltilmesi talebi ile yapılan müracaat üzerine verilen 19.12.2018 tarihli ve 45452 sayılı Kararla da önceki Kararın onanması niteliğinde “karar düzeltilmesine mahal olmadığına” karar verilmiştir.

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, yukarıda adı geçen sorumluların kendi temyiz dilekçelerindeki tamamen aynı nitelikteki iddialarının reddedilerek 92 sayılı İlamın 1. maddesiyle verilen … TL’nin tazminine ilişkin hükmün TASDİKİNE, oy birliğiyle,

Karar verildiği 23.09.2020 tarih ve 48227 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
 

Editör: TE Bilisim