Disiplin soruşturması sonucu ceza verilmez ise şikayetçinin dava açma hakkı  varmıdır?

Yürütülen disiplin soruşturması neticesinde şikayet edilen kişiye verilen disiplin cezasının itiraz sonrası kaldırılması olayında olayın tarafı olan kişinin  disiplin cezasının kaldırılması işlemine karşı dava açma hakkının olduğuna dair danıştay kararı yazımız ekindedir.

Danıştay

8. Daire

Esas No                                : 2014 / 1977

Karar No                             : 2015 / 59

Karar Tarihi                        : 22.01.2015

İstemin Özeti : Muğla 1. İdare Mahkemesi'nin 24/10/2013 gün ve E:2013/1266, K:2013/1143 Sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Bölüm başkanı olarak görev yapan davacıya hakarette bulunulduğundan bahisle başlatılan disiplin soruşturması sonucunda ilgiliye verilen aylıktan kesme disiplin cezasının, yapılan itiraz üzerine kaldırılmasına dair işlem ile bölüm başkanı olarak görev yapan davacı arasında kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin var olduğu tartışmasız olup, davacının davaya konu idari işleme karşı idari yargıda subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğu ve davanın ehliyet yönünden reddine dair kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Son savunma alınmadan memuriyetten çıkarma cezası verilemeyeceği Son savunma alınmadan memuriyetten çıkarma cezası verilemeyeceği

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fethiye Ali Sıtkı Mefharet Koçman Meslek Yüksekokulu'nda bölüm başkanı olarak görev yapan davacı tarafından, aynı yüksekokulda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan … hakkında açılan disiplin soruşturması neticesinde yüksekokul müdürü tarafından verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezasının kaldırılmasına dair 29.07.2013 gün ve 816/9730 Sayılı rektörlük işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 48. maddesi uyarınca disiplin cezası verilen ilgilinin itirazının kabul edilerek disiplin cezasının kaldırılmasına dair işlemin, aynı yüksekokulda bölüm başkanı olarak görev yapan davacının kişisel, meşru ve güncel menfaatini ihlal etmediği, davacı yönünden hukuki bir sonuç da doğurmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinde; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 Sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Danıştay'ın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.

İptal davalarının hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, iptal davasının subjektif ehliyet koşulunun menfaat ihlali olduğu, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Başka bir anlatımla; kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı taraf ilişkisinin kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre belirlenmektedir.

Öte yandan, menfaat ihlali koşulunun değerlendirilmesinde, hukuk devleti ilkesi temeline dayanan idari yargı işlevinin göz ardı edilmemesi gerekir. Amaç idari faaliyetlerin hukuka uygunluk denetiminin yapılabilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması olduğuna göre menfaat kavramının dar değil, geniş yorumlanması gerekir.

Dosyanın incelenmesinden, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fethiye Ali Sıtkı Mefharet Koçman Meslek Yüksekokulu'nda öğretim görevlisi olarak görev yapan … hakkında, bölüm başkanı olan davacıya hakaret ettiğinden bahisle başlatılan disiplin soruşturması neticesinde, ilgiliye 1/30 oranında aylıktan kesme disiplin cezası verildiği, söz konusu cezanın yapılan itiraz üzerine rektör tarafından Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 48.maddesi uyarınca kaldırıldığı, bu hususun 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında davacıya bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, bölüm başkanı olarak görev yapan davacıya hakarette bulunulduğundan bahisle başlatılan disiplin soruşturması sonucunda ilgiliye verilen aylıktan kesme disiplin cezasının, yapılan itiraz üzerine kaldırılmasına dair işlem ile bölüm başkanı olarak görev yapan davacı arasında kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin var olduğu tartışmasız olup, davacının davaya konu idari işleme karşı idari yargıda subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğu açıktır.

Bu durumda; İdare Mahkemesince davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Muğla 1. İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Danıştay

8. Daire

Esas No                                : 2014 / 9911

Karar No                             : 2014 / 9748

Karar Tarihi                        : 5.12.2014

ÖZÜ: DAVACI TARAFINDAN, BİR ÖĞRETİM ÜYESİ HAKKINDA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ İSTEMİYLE YAPILAN BAŞVURU ÜZERİNE AÇILAN DİSİPLİN SORUŞMASI SONUCU HAZIRLANAN RAPOR UYARINCA ŞİKÂYET EDİLENE DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA DAİR İŞLEM İLE DAVACI ARASINDA MENFAAT İLİŞKİSİNİN VAR OLDUĞU HAKKINDA.

Karşı Taraf (Davalı) : Marmara Üniversitesi Rektörlüğü İstemin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 25.06.2014 gün ve E:2014/1369, K:2014/1349 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu Öne sürülerek, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi ğerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Davacı tarafından şikâyet edilen şahsa, disiplin cezası verilmesine ğerek bulunmadığına dair işlem ile davacı arasında kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin var olduğu tartışmasız olup, davacının dava konusu idari işleme karşı idari yarğıda sübjektif dava açma ehliyetinin bulunduğu ve İdare Mahkemesince davanın esasına ğirilerek bir karar verilmesi ğerekirken, ehliyet yönünden reddine ilişkin kararın bozulması ğerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince ışin ğereği ğörüşüldü:

Dava, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi' nde görev yapan Öğretim Görevlisi Dr. . h_akkında davacının şikâyeti üzerine davalı idarece yürütülen disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; kamu görevlileri hakkında yapılan şikayetlerin, disiplin suçunun ihbarı niteliğinde olduğu, şikâyetçinin hak ve çıkarlarını doğrudan ilgilendirmediği, kamu görevlisinin disiplin suçu işlediğine dair ciddi bir suç duyurusu veya şikâyet halinde ilgili hakkında soruşturmanın yapılması zorunluluğu bulunmakta ise de, soruşturmanın sonucunda disiplin cezasına gerek görülmemiş ise şikâyetçinin kendisini doğrudan ilgilendirmeyen bu sonuca karşı açtığı davanın incelenmesine ehliyet yönünden olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Danıştay'ın istikrar bulan kararlarına göre, davacının sübjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.

İptal davalarının hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, iptal davasının sübjektif ehliyet koşulunun menfaat ihlali olduğu, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Başka bir anlatımla; kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı taraf ilişkisinin kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre belirlenmektedir.

Öte yandan, menfaat ihlali koşulunun değerlendirilmesinde, hukuk devleti ilkesi temeline dayanan idari yargı işlevinin göz ardı edilmemesi gerekir. Amaç idari faaliyetlerin hukuka uygunluk denetiminin yapılabilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması olduğuna göre menfaat kavramının dar değil, geniş yorumlanması gerekir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının 16. 04. 2012 tarihinde emekli olmadan önce profesör olarak Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi' nde görev yaptığı, aynı fakültede görev yapan Öğretim Görevlisi Dr. hakkında çeşitli disiplin suçu isnatları ile 13.01.2014 tarihinde şikayette bulunduğu, yapılan disiplin soruşturması sonucunda, Dr. ...'nin işlemiş olduğu eylemlerin üniversite dışında yaşandığı, fıillerin kamu görevlisi sıfatıyla işlenmediği ve Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliğine konu olmadığı gerekçesi ile ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve bu durumun 12.05.2014 tarih ve 1400099033 sayılı yazı ile davacıya bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacı, Öğretim Görevlisi Dr. ...'nin isimli şahısla birlikte hareket ederek, kendisinden yüksek miktarda paralar almak amacıyla gerçeğe aykırı suç duyurularında bulunacağını, kendisini medyaya vererek aile ve toplum nezdindeki saygınlığını yok edeceğini ileri sürdüğünü, aleni olmayan konuşmaları ve kişisel verileri kayda aldığını, bütün bu hususların emekli olmadan önce meydana geldiğini, aleni olmayan söyleşiyi kayda almak suçundan 25 gün hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı, diğer hususlara ilişkin adli sürecin devam ettiğini ifade etmektedir.

Bu itibarla, davacı tarafından, yukarıda yer verilen iddialarla Öğretim Görevlisi Dr. ... hakkında disiplin cezası verilmesi istemiyle yapılan başvuru üzerine açılan disiplin soruşturması sonucu hazırlanan rapor uyarınca şikâyet edilene disiplin cezası verilmesine gerek bulunmadığına dair işlem ile davacı arasında kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin var olduğu tartışmasız olup, davacının dava konusu idari işleme karşı idari yargıda sübjektif dava açma ehliyetinin bulunduğu açıktır.

Bu durumda; İdare Mahkemesince davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,

05.12.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katilmıyoruz.

Editör: TE Bilisim