Amirin talebi olmadan disiplin kurulunun memuriyetten çıkarma cezası için dosyayı yüksek disiplin kuruluna gönderemeyeceği

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince, memurlara devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilmesi için amirlerin bu yönde isteğinin olması, işlemin ön şartıdır. Uyuşmazlıkta, işlemin tesisinden önce amirlerin bu yönde herhangi bir isteği bulunmamasına ve disiplin kurullarının "amir" olarak bu yetkiyi kullanabileceğine dair Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamasına rağmen, dosyanın resen ve doğrudan yüksek disiplin kuruluna gönderilmesi suretiyle, kanunda öngörülen yönteme aykırı olarak, amirin bu yönde isteği olmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

20 gün işe gelmeyen memurun mobbinge uğradığı savunması dikkate alınır mı? 20 gün işe gelmeyen memurun mobbinge uğradığı savunması dikkate alınır mı?

T.C

DANIŞTAY
BEŞİNCİ DAİRE

Esas No: 2016/26779

Karar No: 2017/173

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince gereği görüşüldü:

Dava,................................ zabıt katibi olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 12.11.2014 tarih ve 307 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

...........................İdare Mahkemesinin 18.12.2015 tarih ve E:2015/162, K:2015/1264 sayılı kararıyla; dosyada yer alan soruşturma raporu ve tanık ifadeleri, eyleme konu belgeler, savcılık iddianamesi ile diğer bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının karara bağlanan ve yargılaması devam eden dava dosyalarında davacıların talebi ya da talimatları dışında gider avanslarını çekip uhdesinde tuttuğu, bu şekilde zilyetliği kendisine verilmiş gider avansını reddiyat makbuzlarını düzenleyerek, dosyanın davacısına ait olmayan sahte imzalarla çektiği ve söz konusu paraları uhdesinde tutmak suretiyle zimmetine geçirdiği, ayrıca dosyalardan bu şekilde sahte belgeler düzenleyerek çektiği paraları tutanağın tutulduğu 3.5.2013 tarihinde yatırdığı, soruşturmadan haberdar olarak bu şekilde davrandığının da soruşturma raporu, eki belge ve ifadelerden açıkça görüldüğü, dolayısıyla davacının üzerine atılı "görevi ile ilgili her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak ve "gerçeğe aykırı belge ve rapor düzenlemek" suçlarını işlediği ve bu suçların memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.11.2014 tarih ve E:2013/168, K:2014/323 sayılı kararı ile davacının zimmet suçundan 3 yıl 5 ay 20 gün hapis cezasına, resmi belgede sahtecilik suçundan ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilmesine karar verildiği, bu nedenle davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 126. maddesinde; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde valiler tarafından; Devlet memurluğundan çıkarma cezasının ise amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verileceği; disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi olmadığı, cezayı kabul veya reddedeceği, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest oldukları ve özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümlerinin saklı olduğu düzenlemelerine yer verilmiştir.

Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin ikinci fıkrasında, "Başbakan ve bakanlar başında bulundukları Başbakanlık ve Bakanlık teşkilatı ile bunlara bağlı kuruluşlarda görevli bütün memurların disiplin amiridirler. Bu sıfatla haiz bulundukları yetkileri her derecedeki memur hakkında doğrudan kullanabilirler." hükmü yer almaktadır.

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar açıkça belirlenmiştir. Her idari işlemde olduğu gibi disiplin cezasının tesisinde de işlemin yetkili makam tarafından yapılması, yetkilerin Kanunun çizdiği sınırlar içinde şekil, sebep, konu ve maksat unsurlarına uygun olarak kullanılması İdare hukukunun bilinen ilkelerindendir. Yetkili makamlar, Kanunla belirlenmiş yetki sınırları içinde kaldıkları sürece tesis edilen işlemler yetki yönünden hukuka uygun sayılır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı hakkında Hendek Kadastro Mahkemesinin yargılaması devam eden bir kısım dava dosyalarına ait gider avanslarını reddiyat makbuzu düzenlemek suretiyle çıkışını yaptığı ve çıkışı yapılan yaklaşık 11.000 TL parayı zimmetine geçirdiği, olayın ortaya çıkmasıyla da anılan parayı yeniden dava dosyalarına yatırdığı iddialarıyla disiplin soruşturması başlatıldığı, 16.12.2013 tarihli soruşturma raporu ile; davacının eylemlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (D) bendinin (c) alt bendinde düzenlenen "görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak" ve (f) alt bendinde düzenlenen "gerçeğe aykırı belge ve rapor düzenlemek" kapsamında görüldüğü belirtilerek kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiği, ancak davacının hizmet süresince olumlu sicil almış olduğu ve hakkında verilmiş herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığı göz önüne alınarak bir alt ceza olan aylıktan kesme cezasının teklif edildiği, 1.4.2014 tarih ve 2014/176 sayılı Sakarya Adli Yargı İl Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı kararı ile; soruşturma dosyasının kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller bakımından alt ceza uygulaması yolu ile aylıktan kesme cezası verilmesi hususunda karar alınmak üzere Adalet Bakanlığı Disiplin Kuruluna tevdi edildiği, Disiplin Kurulunun 7.8.2014 tarih ve 845 sayılı kararıyla; davacının disipline konu eyleminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (D) bendinin (c) ve (f) alt bentleri kapsamında değil, aynı Kanunun 125. maddesinin 1. fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde düzenlenen "Memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" kapsamında değerlendirilebileceği belirtilerek dosyanın doğrudan Yüksek Disiplin Kuruluna gönderilmesine karar verildiği, Yüksek Disiplin Kurulunun 12.11.2014 tarih ve 307 sayılı kararıyla; reddiyat makbuzları, taraf beyanları, tutanaklar ve soruşturma raporu birlikte değerlendirilerek, davacının üzerine atılı fiilin sabit olduğu gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen düzenlemelerde, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarının hangi makamlar tarafından karara bağlanacağı ve bu cezaların hangi makamlar tarafından onaylanacağı belirlenmiştir. Bu bağlamda, disiplin kurullarının ayrı bir ceza tayinine yetkisi olmadığı açıktır. Bakılan uyuşmazlıkta, yapılan disiplin soruşturması neticesinde davacıya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilebilmesi için, yetkili Bakanlık Disiplin Kurulu kararının alınması amacıyla dosyanın Bakanlık Disiplin Kuruluna gönderildiği, bu aşamaya kadar ceza verilebilmesi için Kanunda belirtilen usullere uyulduğu görülmektedir. Ancak, Bakanlık Disiplin Kurulunun önerilen cezaya ilişkin "kabul" ya da "ret" yönünde bir karar vermesi gerekirken, bu yönde bir karar vermeksizin, fiilin farklı nitelendirilebileceği gerekçesiyle dosyayı doğrudan Yüksek Disiplin Kuruluna gönderdiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle, Disiplin Kurulunun yetkisinin önerilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını "kabul" ya da "ret" yönünde olduğu ve Kanunda bunun dışında da yetki kullanabileceği yönünde düzenleme bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, Kurulun yetkisi dışında dosyayı Yüksek Disiplin Kuruluna göndermesi, verilen yetkinin aşılması sonucunu doğurmaktadır.

Ayrıca, memurlara devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilmesi için amirlerin bu yönde isteğinin olması, işlemin ön şartıdır. Uyuşmazlıkta, işlemin tesisinden önce amirlerin bu yönde herhangi bir isteği bulunmamasına ve disiplin kurullarının "amir" olarak bu yetkiyi kullanabileceğine dair Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamasına rağmen, dosyanın resen ve doğrudan yüksek disiplin kuruluna gönderilmesi suretiyle, kanunda öngörülen yönteme aykırı olarak, amirin bu yönde isteği olmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle .................................İdare Mahkemesinin 18.12.2015 tarih ve E:2015/162, K:2015/1264 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun geçici 8. maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Yasa ile değişik 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04.01.2017 tarihinde esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

GEREKÇEDE KARŞI OY :

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 126. maddesinde; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde valiler tarafından; Devlet memurluğundan çıkarma cezasının ise amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verileceği; disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi olmadığı, cezayı kabul veya reddedeceği, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest oldukları ve özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümlerinin saklı olduğu düzenlemelerine yer verilmiştir.

Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin ikinci fıkrasında, "Başbakan ve bakanlar başında bulundukları Başbakanlık ve Bakanlık teşkilatı ile bunlara bağlı kuruluşlarda görevli bütün memurların disiplin amiridirler. Bu sıfatla haiz bulundukları yetkileri her derecedeki memur hakkında doğrudan kullanabilirler." hükmü yer almaktadır.

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar açıkça belirlenmiştir. Her idari işlemde olduğu gibi disiplin cezasının tesisinde de işlemin yetkili makam tarafından yapılması, yetkilerin Kanunun çizdiği sınırlar içinde şekil, sebep, konu ve maksat unsurlarına uygun olarak kullanılması İdare hukukunun bilinen ilkelerindendir. Yetkili makamlar, Kanunla belirlenmiş yetki sınırları içinde kaldıkları sürece tesis edilen işlemler yetki yönünden hukuka uygun sayılır.

Yukarıda yer verilen düzenlemelerde, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarının hangi makamlar tarafından karara bağlanacağı ve bu cezaların hangi makamlar tarafından onaylanacağı belirlenmiştir. Bu bağlamda, disiplin kurullarının ayrı bir ceza tayinine yetkisi olmadığı açıktır. Bakılan uyuşmazlıkta, yapılan disiplin soruşturması neticesinde davacıya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilebilmesi için, yetkili Bakanlık Disiplin Kurulu kararının alınması amacıyla dosyanın Bakanlık Disiplin Kuruluna gönderildiği, bu aşamaya kadar ceza verilebilmesi için Kanunda belirtilen usullere uyulduğu görülmektedir. Ancak, Bakanlık Disiplin Kurulunun önerilen cezaya ilişkin "kabul" ya da "ret" yönünde bir karar vermesi gerekirken, bu yönde bir karar vermeksizin, fiilin farklı nitelendirilebileceği gerekçesiyle dosyayı doğrudan Yüksek Disiplin Kuruluna gönderdiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle, Disiplin Kurulunun yetkisinin önerilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını "kabul" ya da "ret" yönünde olduğu ve Kanunda bunun dışında da yetki kullanabileceği yönünde düzenleme bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, Kurulun yetkisi dışında dosyayı Yüksek Disiplin Kuruluna göndermesi, verilen yetkinin aşılması sonucunu doğurmaktadır.

Ayrıca, memurlara devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilmesi için amirlerin bu yönde isteğinin olması, işlemin ön şartı olup; disiplin kurullarının "amir" olarak bu yetkiyi kullanabileceğine dair Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Temyize konu olayda, davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması kapsamında üzerine atılı eylemin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası (alt ceza uygulaması yolu ile aylıktan kesme cezası) gerektirdiğinden bahisle Adalet Bakanlığı Disiplin Kuruluna tevdi edilen dosyanın, adı geçenin fiilinin Devlet Memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği gerekçesiyle doğrudan Yüksek Disiplin Kuruluna gönderilerek dava konusu işlemin tesis edildiği görülmekte ise de, Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmeden önce amirin 657 sayılı Yasanın 126. maddesi uyarınca bu yönde bir isteğinin bulunup bulunmadığının veyahut dosyanın Yüksek Disiplin Kuruluna gönderilmesi sırasında atamaya yetkili amirin bir onayının olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmadan verilen İdare Mahkemesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne gerekçe yönünden katılmıyoruz.

Editör: TE Bilisim