Disiplin amiri verdiği cezayı sonradan kaldırabilir mi?

Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun itiraz başlıklı 135. maddesinde

20 gün işe gelmeyen memurun mobbinge uğradığı savunması dikkate alınır mı? 20 gün işe gelmeyen memurun mobbinge uğradığı savunması dikkate alınır mı?

"Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir.İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır.İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler.Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir" hükmü yer almaktadır.İlgili hükme göre disiplin cezası uygulanan kişiler kanun maddesinde yer alan makamlara kendilerine verilen disiplin cezasına karşı itiraz edebilmektedirler.İtirazları uygun görülen memurların disiplin cezaları kaldırılabilmektedir.

Aşağıda yayımlamış olduğumuz Danıştay kararında müsteşar tarafından verilen  ve kesinleşen disiplin cezası cezayı alan memur tarafından itiraz edilmediği halde yine cezayı veren müsteşar tarafından kaldırılmıştır.Konu ile alakalı olarak verilen Danıştay Kararında "657 sayılı Yasada kınama cezasının ne şekilde kaldırılabileceği düzenlenmiş iken, ortada itiraz üzerine yetkili mercilerce cezanın kaldırılmasına dair bir karar bulunmaksızın, Müsteşar tarafından verilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen kınama cezasının yine Müsteşar tarafından idari bir tasarrufla kaldırılması mümkün bulunmadığından, bu ceza kaldırılmak suretiyle aynı soruşturmaya dayanılarak davacının bu kez 1702 sayılı Yasa uyarınca tevbih cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir." şeklinde karar verilmiştir.

T.C.
D A N I Ş T A Y
Onikinci Daire
Esas No : 2004/848
Karar No : 2007/1765
Özeti : İlköğretim müfettişleri başkan yardımcısı olarak görev yapan davacıya, müsteşar tarafından verilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen kınama cezasının, yine müsteşar tarafından idari bir tasarrufla kaldırılmasının mümkün bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı
Karşı Taraf : …
İsteğin Özeti : Adana 2. İdare Mahkemesinin 29.12.2003 günlü, E:2003/538, K:2003/1366 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: Şengül Güler
Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Erkan Cantekin
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince, davacının 5525 sayılı Af Kanununun 2.maddesi uyarınca davaya devam edilmesi isteğine ilişkin 26.7.2006 tarihli dilekçe verdiği görülerek işin gereği düşünüldü:
Dava; … İli İlköğretim Müfettişleri Başkan Yardımcısı olarak görev yapan davacının, 1702 sayılı Yasanın 20.maddesi uyarınca Tevbih cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 11.3.2003 günlü işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Adana 2. İdare Mahkemesinin 29.12.2003 günlü, E:2003/538, K:2003/1366 sayılı kararıyla; 1702 sayılı Yasanın 20.madesinde, ihtar ve tevbih cezalarının verilmesini gerektirecek hareketlerin sayıldığı ve bu hallerin ilk defasında ihtar, tekrarında tevbih cezalarının verileceğinin hükme bağlandığı, Mahkemelerinin ara kararı uyarınca davalı idare
tarafından gönderilen yazıdan, davacıya dava konusu edilen tevbih cezasından önce 1702 sayılı Yasanın 20/son madesi uyarınca ihtar cezasının verilmesi ile ilgili kayda rastlanmadığının belirtildiği, bu durumda, anılan Yasada getirilen düzenleme uyarınca dava konusu işlemden önce ihtar cezası verilmediği anlaşılan davacıya Yasada öngörülen ceza silsilesine uyulmayarak tevbih cezası verilmesine ilişkin işlemde mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Davalı idare; dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.


Dosyanın incelenmesinden; … Milli Eğitim Müdürlüğü İlköğretim Müfettişleri Başkan Yardımcısı olan davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda, iki İlköğretim Müfettişinin il dışına çıkış izni olmadan 23-24 Mart 2002 tarihleri arasında Türk Eğitim Denetçileri Sendikasının Ankara'da gerçekleştirilen genel kurul toplantısına … İl temsilcileri olarak katılmaları ve kendilerini teftiş bölgesinde göstererek iki günlük yevmiyeyi haksız olarak aldıkları bildiği halde haklarında bir işlem yapmadığı belirtilerek disiplin yönünden 1702 sayılı Yasa'nın 22/3.maddesi gereğince 5 günlük maaş kesimi cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, 25.11.2002 günlü işlem ile Müsteşar tarafından raporda bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda teklif edilen cezanın bir derece hafifi olan kınama cezası ile cezalandırıldığı, dosyanın yeninden incelenmesi sonucunda, disiplin yönünden 1702 sayılı Yasa hükümlerine göre hakkında teklif getirilmesine rağmen sehven 657 sayılı Yasa hükümlerine göre kınama cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından bahisle cezanın iptal edildiğinin 19.2.2003 günlü yazıyla davacıya bildirildiği, daha sonra dava konusu 11.3.2003 günlü işlem ile yine aynı soruşturma raporunda bulunan bilgi ve belgeler ile sicil durumunun değerlendirilmesi sonucunda 1702 sayılı Yasanın 20.maddesi gereğince "tevbih" cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "İtiraz" başlıklı 135.maddesinin 1. fıkrasında, Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir." hükmü yer almış, İtiraz Süresi ve Yapılacak İşlem" başlıklı 136.madesinde de; disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda sürenin kararın ilgiliye tebliğ tarihinden itibaren 7 gün olduğu, bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezalarının kesinleşeceği, itiraz halinde; itiraz merciileri kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletebilecekleri veya tamamen kaldırabilecekleri, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamayacağı, itiraz merciilerinin, itiraz dilekçeleri ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde kararlarını vermek zorunda oldukları, kaldırılan cezaların sicilden silineceği kurala bağlanmıştır. Anılan hükümlerden anlaşılacağı üzere ilgililere verilen kınama cezalarının ancak Yasada belirlenen süre içinde ceza verilen ilgililer tarafından itiraz edilmesi üzerine yetkili itiraz mercilerince kaldırılabileceği, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların da kesin olduğu açıktır.
Olayda; Müsteşar tarafından 25.11.2002 günlü işlem ile davacıya 657 sayılı Yasa uyarınca verilen kınama cezasına davacı tarafından itiraz edilmemiş olduğu, bu haliyle anılan cezanın kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda; 657 sayılı Yasada kınama cezasının ne şekilde kaldırılabileceği düzenlenmiş iken, ortada itiraz üzerine yetkili mercilerce cezanın kaldırılmasına dair bir karar bulunmaksızın, Müsteşar tarafından verilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen kınama cezasının yine Müsteşar tarafından idari bir tasarrufla kaldırılması mümkün bulunmadığından, bu ceza kaldırılmak suretiyle aynı soruşturmaya dayanılarak davacının bu kez 1702 sayılı Yasa uyarınca tevbih cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle; İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde isabet bulunmamakta ise de, karar sonucu itibariyle yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz talebinin reddi ile Adana 2. İdare Mahkemesinin 29.12.2003 günlü, E:2003/538, K:2003/1366 sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibariyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına 11.4.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Editör: TE Bilisim