Adli soruşturmadan bağımsız olarak usulüne uygun bir disiplin soruşturması yapılmadan ceza verilemeyeceği
Adli soruşturmadan bağımsız olarak usulüne uygun bir disiplin soruşturması yapılmadan ve savunma hakkının tam anlamıyla kullanılmasına imkan verilmeden tesis edildiği anlaşılan dava konusu meslekten çıkarma cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
T.C.
DANIŞTAY
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2017/2908
Karar No: 2019/6731
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkimini açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosy tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca b karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY :
Davacının, ............................................ müdü olarak görev yaptığı dönemde, "memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nıt ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak suç işlediğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/ bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile tecziye cclilm ilişkin ..........................Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 28/06/2005 tarih ve 161 sayılı kararı tesis edilmiştir.
Bunun üzerine, söz konusu kararın iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 129/2. maddesinde, "Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez." hükmüne ver verilerek, savunma alınmadan kamu görevlilerine disiplin cezası verilemeyeceği anayasal olarak güvence altına alınmıştır
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-g maddesinde, “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak”, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâller arasında sayılmıştır.
Aynı Kanun'un 130. maddesinde ise, "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez.
Soruşturmayı yapanın veva yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmavan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da zorunludur. İsnad olunan olayla ilgili olarak soruşturma emri verilmesi, bağımsız, üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda, olayın değerlendirilerek soruşturmacının kanaat ve teklifinin belirtilmesi, raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veva kurulların ayrı olması, ayrıca yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek ilgili kamu görevlisinin savunmasının alınması ve savunmasının istenilmesine ilişkin yazının, ilgilinin koruma altına alınan savunma hakkını kullanmasını mümkün kılabilecek nitelikte olması gerektiği, başka bir deyişle, söz konusu yazıda; ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaların, evlem veya eylemlerinin, kişi, yer ve zaman gibi hususlara da ver verilerek belirtilmesi gerektiği, bıı iddiaların dayandığı delillerin ve iddianın dayandığı maddi olay ve olguların hukuki nitelendirmesinin (eylem veya eylemlerin hangi cezayı gerektirdiğine yer verilmese bile, hukuk aleminde öngörülen hangi fiil veva hal olarak nitelendirildiğinin) belirtilmesi gerektiği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenliğin bir gereğidir.
O te yandan, disiplin hukuku ile ceza hukuku soruşturma ve yargılama usulleri, verilen cezanın niteliği, bu cezanın doğurduğu sonuçlar ve etkileri ile ceza ve suçların tanımı ve koııuluş amaçları birbirinden tarklı nitelikte olduğundan, disiplin suçuna konu fiile ilişkin maildi olayın açıklığa kavuşturulması, disiplin hukuku yönünden suçun vasfının araştırılarak, disiplin cezasına konu fiilin sübuta erip ermediğinin incelenmesi ve disiplin soruşturması kapsamında olayla ilgili olarak tanık ifadelerine başvurulması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, .....................müdürü olarak görev yaptığı dönemde,................Cumhuriyet Başsavcılığının 14/04/2004 tarih ve 2004/15"9 sayılı yazısı ile Adalet Komisyonu Başkanlığına davacı hakkında zimmet suçundan tahkikat yapıldığının bildirilmesi üzerine .......................Komisyonunun 19/04/2004 tarih ve 2004/175 sayılı kararı ile; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. ve müteakip maddeleri gereğince soruşturma açılmasına, soruşturmanın ............................... Komisyonu tarafından yapılmasına karar verildiği, yürütülen soruşturma sonucunda ...........................Komisyonu Başkanlığının 21/06/2004 tarih ve 2004/441 sayılı kararı ile; davacının fiilinin zimmet suçunu oluşturduğu ve disiplin yönünden 657 sayılı Kanunun 125/E-g maddesinde düzenlenen "memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" suçu kapsamına girdiği gerekçesiyle davacı hakkında anılan madde uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilmesi için karar ve soruşturma dosyasının Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna sunulmak üzere Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel I Müdürlüğünün .................. Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği 14/07/2004 I tarihli ve 32359 sayılı yazısı ile; davacı hakkında cezai kovuşturma dışında geniş kapsamlı olarak bir muhakkik marifetiyle disiplin soruşturması yaptırılıp tüm deliller toplanıp değerlendirilerek ve suçun işleniş koşulları, olayların oluş biçimi, sonuçları, bizzat dinlenecek tanık ifadeleri, ilgililerin kişisel durumu göz önünde tutularak oluşturulacak soruşturma raporunun gönderilmesinin talep edilerek disiplin soruşturma dosyasının iade edildiiği, anılan yazı üzerine ................. Komisyonu Başkanlığın 21/09/2004 tarih ve 2004/2497 Muh. sayılı kararı ile; disiplin soruşturmasının cezai soruşturma dışında geniş kapsamlı olarak muhakkik marifetiyle yaptırılıp, oluşturulan soruşturma raporu ile soruşturma dosyasının gönderildiği belirtilerek soruşturma dosyasının tekrar Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne sunulduğu, bu kez Adalet Bakanlığının 05/10/2004 tarihli ve 42883 savılı yazısı ile ............... Cumhurivet Başsavcılığından; davacının disiplin soruşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak — ve banka görevlileri ______________ ve Müdür ...’nin muhakkik tarafından ifadelerinin alınarak gönderilmesinin talep edilmesi üzerine ............................................ Başkanlığının 07/03/2005 tarihli ve 2005/101 sayılı kararı ile muhakkik tayinine karar verildiği, akabinde bahsi geçen şahısların ifadelerinin alındığı ve 14/07/2004 tarih ve YDK.58.2l 104 sayılı savunma istem yazısıyla da davacıya disiplin yönünden yapılacak muameleye esas olmak üzere savunmasının istenildiği, davacı tarafından savunmasının verildiği ve bu süreç sonucunda tesis edilen Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun dava konusu 28/06/2005 tarih ve 161 sayılı kararıyla, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/K-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, yukarıda yer verilen disiplin ilkeleri doğrultusunda, yasal süreler içerisinde davacı hakkında disiplin soruşturması açıldığı, ancak disiplin suçuna yönelik olarak adli soruşturmadan bağımsız olarak disiplin soruşturması yapılması gerekirken, adli soruşturma aşamasında alınan tanık beyanlarına istinaden disiplin soruşturma dosyasının düzenlendiği ve adli soruşturma aşamasında alınan tanık ifadeleri ile toplanan diğer bilgi ve belgelerin soruşturma dosyasına eklendiği, dolayısıyla.................................. Komisyonu kararında belirtildiğinin aksine, Adalet Bakanlığının talebi doğrultusunda usulüne uygun yürütülmüş bir disiplin soruşturması kapsamında düzenlenmiş soruşturma raporunun (ve dosyasının) bakılmakta olan dosya içerisinde bulunmadığı görülmektedir.
Diğer yandan, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 14/07/2004 tarihli ve 32359 sayılı savunma istem yazısı ile davacının savunmasının istenildiği, bundan sonra Adalet Bakanlığının yukarıda bahsedilen 05/10/2004 tarih ve 42883 sayılı yazısı uyarınca 15-16/03/2005 tarihlerinde tanık itadelerine başvurulduğu görüldüğünden, davacının savunma olarak verdiği beyanın soruşturmanın tamamlanmasından sonra ceza verilmeden önce alınması gereken son savunma verine geçmeyeceği açıktır. Kaldı ki, 14/07/2004 tarihli savunma istem yazısında davacıya isnat edilen fiil ve haller açıkça belirtilmeksizin, .......................................Komisyonunun 21/06/2004 tarih ve 2004/441 savılı kararına atıf yapıldığı, bahse konu Komisyon kararı incelendiğinde ise; sadece ........................... Cumhurivet başsavcılığınca zimmet suçu kapsamında yapılan adli tahkikat ile ................................Ağır Ceza Mahkemesinde derdest olan kovuşturmadan ve ..................................................Komisyonunun istemi üzerine davacı tarafından verilen 04/05/2004 tarihli savunmada ver alan beyanlardan bahsedildiği, dolayısıyla anılan Komisyon kararında da dava konusu disiplin cezasına dayanak olan fiillerin net bir biçimde ortava konulmadığı görülmektedir, bu haliyle son savunma istem yazısının, yukarıda aktarılan disiplin hukuku ilkeleri çerçevesinde gerek içerik gerekse usul bakımından hukuken geçerli bir savunma istem yazısı olarak kabul edilmesine ve davacının Anayasal güvence altında bulunan savunma hakkının usulüne uygun olarak kullandırıldığından söz edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, yukarıda belirtilen hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, adli soruşturmadan bağımsız olarak usulüne uygun bir disiplin soruşturması yapılmadan ve savunma hakkının tam anlamıyla kullanılmasına imkan verilmeden tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
2577 sayılı Kanıın’un 49. maddesine uygun bulunan davacının TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;