Memurun siyaset yapma yasağı
Memur olarak görev yapanlar siyasi partilerin etkinliklerine katılması, siyasi partilerin lehine veya aleyhine faaliyette bulunması, siyaset yapan memura verilecek olan disiplin cezaları, memurun memurlukta tarafsız olması , siyaset yapan memura verilecek olan disiplin cezaları
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun; "Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık" başlıklı 7. maddesindeki; "Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.
Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler." hükümlerine göre devlet memurları siyasi partilere üye olamazlar.
Anayasamızdan ve DMK’nın ilgili maddelerinden de anlaşılacağı üzere memurların birçok alanda siyasi yasaklı hale getirildiği görülmektedir . Aynı kanunun 125’nci maddesinde devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller sayılmıştır. 125’nci maddenin kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller kısmının D-ı bendinde “Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak” ve (o) bendinde “Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca DMK’nın 125/E maddesinin a, b, c ve ı bentlerinde “İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak, yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek, siyasi partiye girmek, siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek” bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarılmayı gerektiren disiplin cezaları olarak tanımlanmıştır. Özetle bir memurun siyasi içerikli bir bildiriyi, afişi odasına asmasının cezası, çok geniş bir şekilde yorumlanarak memuriyetten çıkarılmak olarak tanımlanmıştır
Disiplin Cezalarının Çeşitleri İle Ceza Uygulanacak Fiil Ve Haller
Madde 125-Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
D-Kademe ilerlemesinin durdurulması: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 - 3 yıl durdurulmasıdır.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
ı) Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,
o) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.
E-Devlet memurluğundan çıkarma : Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.
Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
c) Siyasi partiye girmek,
ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,"
Konuya ilişkin yargı kararları
T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2020/4814
Karar No: 2021/2377
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : . Belediye Başkanlığı - . / .
VEKİLİ : Av. .
KARŞI TARAF (DAVACI) : .
VEKİLİ : Av. .
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
DAVA KONUSU İSTEM:
İstanbul İli, . Belediye Başkanlığında belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (D) bendinin (o) alt bendinde belirtilen disiplin suçunu işlediği gerekçesiyle, bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması, ancak öğrenim durumu nedeniyle yükselebileceği derecenin son kademesinde bulunduğundan dolayı, bu cezanın, aynı maddenin beşinci fıkrası uyarınca 1/4 oranında aylıktan kesme cezası şeklinde uygulanmasına ilişkin. tarih ve. sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
... İdare Mahkemesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 12/10/2017 tarih ve E:2014/1814, K:2017/4798 sayılı bozma kararına uyularak; dava konusu işlemin dayanağı olan 657 sayılı Kanun'un 125/D-(o) maddesinde yer alan "fiilen faaliyet" ibaresinden hareketle, yasa koyucunun, bir toplantıya katılmanın ötesinde bir takım faaliyetleri cezalandırmayı amaçladığı sonucuna ulaşılması ve davacının katıldığı toplantının kamuya açık bir faaliyet olmadığı hususu birlikte değerlendirildiğinde, davacının salt siyasi parti toplantısına katılma eyleminin, "siyasi parti yararına fiilen faaliyette bulunmak" eylemi kapsamında değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Temyizen incelenen kararda, İdare Mahkemesince bozma kararında belirtilen esaslara uyulduğu anlaşılmış olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki . İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Anayasa Mahkemesi de kendisine yapılan bireysel başvuru sonucunda verdiği 2016/7 esas ve 2017/171 sayılı kararın gerekçesinde “Diyanet personelinin herhangi bir siyasi parti lehine veya aleyhine faaliyette bulunması veya siyasi partiyi övücü ve yerici söylemlerde bulunması yasaklanarak bu faaliyette bulunanların işine son verilmesini öngören kuralın, kamu düzeninin sağlanmasının meşru amacını taşıdığı, kanun koyucunun düzenleme yetkisi kapsamında statüleri kanunlarla oluşturulan ve buna göre mesleğe alınan kamu görevlilerine birtakım hak veya yükümlülükler getirebileceği, bu kapsamda Başkanlık personelinin dinî görevi içinde veya dışındaki söz ve davranışlarına yönelik olarak katı meslek ilkelerine tabi tutulmaları olağan karşılanabileceği, Diyanet İşleri Başkanlığının gerek kurumsal olarak gerekse de personelinin dinî görevi içinde veya dışında bireysel olarak bir siyasi parti yararına veya zararına faaliyette veya söylemde bulunmasının Anayasa’nın öngördüğü laik siyasal sistemin temel şartlarından olan ve Anayasa’nın 136’ncı maddesiyle güvence altına alınan Başkanlığın tarafsızlığına gölge düşürebileceği, kanun koyucunun da bu durumu gözeterek kurum personelinin dinî görevi içinde veya dışında, her ne suretle olursa olsun siyasi faaliyette veya söylemde bulunmasını yasaklayarak bu hareketleri soruşturmayla sabit olanların işine son verilmesini öngörebileceğini ifade etmiştir. Başkanlığın anayasal konumu, ifa ettiği görevin niteliği ve toplumun dinî konulardaki hassasiyeti göz önünde bulundurulduğunda Başkanlık personelinin tarafsızlıkları konusunda kuşku uyandıracak her türlü siyasi faaliyetten uzak kalmalarını sağlamak amacıyla ihdas edilen bu kuralın zorunlu bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandığını belirtmiştir. Bu nedenle kuralla ifade özgürlüğüne getirilen sınırlama ölçüsüz olmadığı gibi demokratik toplum düzeninin gerekleriyle de çelişmemektedir” denilerek özellikle Diyanet personelinin tarafsızlığı vurgulanmıştır.