İhbarname ekinde vergi inceleme raporu yollanmaması savunma hakkını kısıtlar mı?

İhbarname ekinde vergi inceleme raporunun eklenmemesinin, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmayacağı; bu nedenle iptal kararı verilemeyeceği hakkında.

T.C.

D A N I Ş T A Y

YEDİNCİ DAİRE

Esas No : 2019/980

Karar No : 2022/3648

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : 

KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Petrol ve Petrol Ürünleri

Kimyevi Maddeler Ambalaj Nakliyat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 22/11/2018 tarih ve E:2018/2938, K:2018/3060 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem: Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2015 yılının Ağustos dönemi için re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının iptali istemiyle dava açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Manisa Vergi

Mahkemesinin 27/04/2018 tarih ve E:2017/665, K:2018/539 sayılı kararıyla; davacının, cezalı tarhiyatın dayanağı olan vergi inceleme raporunun tebliği suretiyle bilgilendirilmesi ve kendisine savunma hakkı tanınması gerekirken, vergi inceleme raporu tebliğ edilmemek suretiyle savunma hakkının kısıtlandığı görüldüğünden, davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Avukatlık ücreti müvekkile ödenirse tevkifat yapılmalı mı? Avukatlık ücreti müvekkile ödenirse tevkifat yapılmalı mı?

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Vergi inceleme raporunun ihbarnameye eklenmemesinin vergilendirmeyi hükümsüz kılacak bir hukuka aykırılık oluşturmayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ MERVE İLHAN'IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin vergi inceleme raporu ihbarname ile birlikte tebliğ edilmemiş ise de, davacının uyuşmazlık konusu olaya ilişkin ayrıntılı açıklamalarını yapmasının ve savunma hakkını kullanarak haklılığını ortaya koymasının engellendiğinden bahsedilmeyeceğinden, savunma hakkının kısıtlanmadığı ve temel hakların ihlal edilmediğinin anlaşılması karşısında, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle yeniden karar verilmek üzere Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2015 yılının Ağustos dönemi için re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının iptali istemiyle dava açılmıştır.

Hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu ihbarname ekinde davacıya tebliğ edilmemiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasamızın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu yolundaki düzenlemeyle, hak arama özgürlüğü; kişilerin yargı organlarına davacı veya davalı olarak haklarını savunabilmek için başvurabilmesi ve bu organlar önünde adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanma hakkının bulunması olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası mevzuat bakımından ise ülkemiz açısından bağlayıcılığı bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS), hak aramada yargısal başvuru yönteminin karşılığı, Sözleşmenin 6. maddesinde, "adil yargılanma hakkı" başlığı altında düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Hukukun üstünlüğüne bağlı demokratik toplumun temel değerlerini yansıtan bir haklar ve ilkeler bütünü olan "Adil yargılanma ilkesinin" özünü, hakkaniyete uygun yargılama ilkesi oluşturmaktadır. Yargılama sürecinin bizzat kendisini sorgulamayı amaçlayan; tarafların, usulden kaynaklanan haklarını garanti altına alarak, yargılama süreci ve usulünün adil olup olmadığının denetlenmesi imkanı sağlayan adil yargılanma ilkesinin hayata geçirilebilmesi, ilgililerin dava açabilme hakkına sahip olmasını gerektirmektedir.

Adil yargılanmaya ilişkin iddiaların incelenebilmesi için yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delil ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi hususlarda; karara etkisi olacak unsurların değerlendirilmediği, eksik değerlendirildiği, ihmal ya da açıkça keyfi davranıldığı yolunda bir bilgi ya da belge sunulmuş olması gerekmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından adil yargılanma hakkının zımni gerekleri ve bir yargılamanın adil olup olmadığı değerlendirilirken mesele, sadece belli bir hadise veya usul ihlali açısından değil, tüm aşamalara ilişkin kümülatif bir analizle ele alınmakta; bir aşamadaki kusurun, sonraki aşamada telafi edilmiş olmasına da dikkat çekilmektedir. (AİHM Kararı: Mıaılhe/Fransa (No:2), B. No: 18978/91, 26/9/1996, §§ 45­46, Monnell ve Moris/Birleşik Krallık, B. No: 9562/81, 9818/82, 2/3/1987, §§ 55-70)

Buna göre davacıların vergi uyuşmazlığı doğuran idari işlemlerin hukuka aykırılığı yolundaki iddialarını etkili bir biçimde ileri sürebilme hakkının kural olarak yargılama sürecinin bütünü içinde korunması gerekir. Bu korumanın sağlanması öncelikle idarenin işlemi tesis etme nedenine ilişkin maddi olay ve olgular ile hukuksal nedenlerin bilinebilir olmasına bağlıdır. Adil yargılanma hakkı yargılama sürecinin bütününün hakkaniyete uygun yürütülmesini güvence altına aldığından davacıya etkili bir biçimde iddialarını ileri sürme imkanı tanındığı müddetçe idari işlemin tesis edilme nedeninin idari dava açıldıktan sonra ortaya konulmuş olması tek başına bu hakkın ihlal edildiği anlamına gelmez.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere adil yargılanma hakkı ve bu hakkın bünyesinde barındırdığı diğer haklar, açılmış ve görülmekte olan bir davada kullanılabilecek niteliklere sahip olup, mahkemece yerine getirilen yargılama faaliyetinin bu ilkelere uygun olup olmadığının, istinaf/temyiz mercii;

bireysel başvuru yolunun kullanılması halinde ise Anayasa Mahkemesi/AİHM tarafından denetlenmesini sağlayan araçlardır.

Kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden hesaplanıp, vergi alacağının miktar olarak tespit edilmesi olarak tanımlanan tarh işleminin; tebliğ edilmiş olması şartıyla ilgilisi hakkında hukuki sonuç doğuracağı hususunda tartışma bulunmamaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 35. maddesinin son fıkrasında, vergi inceleme raporlarının ekleneceği belirtilen ihbarnameler; Kanunun 34. maddesi uyarınca, ikmalen ve re'sen salınan vergilerin, ilgililere tebliğini sağlayan işlemler olup, değinilen düzenlemeler uyarınca ana kural, vergi inceleme raporlarının vergi ve ceza ihbarnamesine eklenerek tebliğ edilmesidir. Genel olarak uygulamada da bu şekilde yerine getirilmekle birlikte, söz konusu raporların eklenmediği durumlarda, ilk derece mahkemesi tarafından ara kararıyla istenmesi ya da re'sen idarece dava dosyasına sunulması üzerine, davacıya anılan rapor tebliğ edilerek, haklılığını ortaya koymaya yönelik delillerini sunmasına imkan vermek suretiyle bu eksikliğin, yargılama aşamasında giderilmesi mümkündür.

Bu durumda, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Mahkemece yapılacak inceleme ve değerlendirmeyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle tarhiyatın iptali yolunda verilen kararda isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Temyiz isteminin kabulüne,

İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 22/11/2018 tarih ve E:2018/2938, K:2018/3060 sayılı kararının BOZULMASINA,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,

492 sayılı Harçlar Kanununun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 06/10/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan vergi dava dairesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve vergi dava dairesi kararının onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.

Editör: Haber Merkezi