Danıştay'dan kamu zararının tahsili hakkında karar

 Kamu görevlisinin sebep olduğu iddia edilen kamu zararının, özel bir düzenleme olan 5018 sayılı Kanun’un 71. maddesinin ve bu maddeye dayanılarak yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kurallarının uygulanması suretiyle dava veya icra takibi yoluyla tahsil edilmesi gerektiği hakkında.

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONUNCU DAİRE

Esas No : 2021/231

Karar No : 2021/6015

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI) : Tarım ve Kırsal Kalkınmayı

Destekleme Kurumu

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2020/1073, K:2020/1899 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem: Kastamonu ili, Şenpazar İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünde müdür vekili olarak görev yapan davacı tarafından; haksız tarımsal destek ödemesi yapılmasına neden olmak suretiyle kamu zararına sebebiyet verdiğinden bahisle söz konusu zararın tahsili amacıyla Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kastamonu İl Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen 16/04/2019 tarih ve E.38653 sayılı, 430.514,68 TL tutarlı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Kastamonu İdare Mahkemesinin 29/01/2020 tarih ve E:2019/538, K:2020/87 sayılı kararıyla; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kastamonu İl Koordinatörlüğü ile dava dışı faydalanıcı ... arasında "40 Sağmal 100 Kapasiteli Süt Sığırcılığı

Projesi" kapsamında, 10/06/2014 tarihinde 11537003 referans numaralı sözleşmenin imzalanarak 430.514,68 TL ödeme yapıldığı, ancak faydalanıcının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğinin tespit üzerine sözleşmesinin feshedilerek ödenen tutarın geri alım işlemlerine başlanıldığı, faydalanıcının mal varlığının tespiti için yapılan araştırmalar neticesinde anılan tutarın faydalanıcıdan tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, söz konusu alacağın 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsili amacıyla davacı adına dava konusu 430.514,68 TL tutarlı, 16/04/2019 tarih ve E.38653 sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müfettişliği'nce hazırlanan 05/06/2017 tarih ve 40-2017/1 sayılı Adli Soruşturma Raporu'nda davacının, görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyip gerçeğe aykırı belge vererek davalı idareyi yanıltmak suretiyle, faydalanıcının IPARD fonlarından 40 sağmal 100 kapasiteli süt sığırcılığı konusunda destek almasına, 430.514,68 TL ve 29/12/2016 tarihi itibariyle 402,11 TL gecikme zammı olmak üzere 430.916,79 TL'nin hak etmeyen bir kişiye kullandırılmasına sebebiyet verdiği, davacının bu davranışlarının Türk Ceza Kanunu'nun 204. maddesine göre; resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu" tespitlerine yer verildiği, bu haliyle faydalanıcı .'ye haksız ödeme yapılmasına neden olan belgeleri düzenleyen davacının, yapılan haksız ödemenin tahsilinde faydalanıcı ... ile birlikte müştereken sorumlu olduğu, öte yandan; davacı hakkında Cide Cumhuriyet Başsavcılığı'nın E:2018/100 soruşturma sayılı dosyasında, "Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan soruşturmasının devam ettiği, bu durumda, faydalanıcı .'ye haksız yere yapılan 430.514,68 TL tutarlı ödemenin, haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen kişi olan davacıdan, 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 23. maddesinin atfına istinaden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre tahsiline yönelik olarak düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2020/1073, K2020/1899 sayılı kararıyla, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, iddia olunan zararın tazmini için genel mahkemede dava açılarak zararın miktarı, kusuru olup olmadığı ve eylemi ile zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarının ispat edilmesi gerektiği, böyle bir dava açılmadan doğrudan ödeme emri gönderilmesinin hukuka aykırı olduğu, devir belgesine istinaden işlem yapıldığı, yapılan tüm işlemlerin mevzuata uygun olduğu, mahkemece bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle bu durumun açıklığa kavuşturulabileceği, bu nedenle Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : Bülent Demirtaşoğlu

DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile istinaf mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY:

Davalı idare ile dava dışı faydalanıcı ... arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı çerçevesinde "40 Sağmal 100 Kapasiteli Süt Sığırcılığı Projesi" kapsamında 10/06/2014 tarihinde sözleşme imzalandığı, projenin iki taksitten oluştuğu, sözleşme uyarınca ilk taksit tutarı olan 430.514,68 TL'nin ödendiği, ancak faydalanıcı ...'nin 2. taksite ilişkin ödeme talep paketini zamanında teslim etmemesi nedeniyle IPARD Programı Fonlarının Tahsisine Dair Sözleşmenin Genel Hükümlerinin 13.2 maddesinin (a) ve (e) bentleri uyarınca sözleşmenin davalı idarece tek taraflı olarak feshedildiği, sözleşmeye istinaden ödenen tutarın faydalanıcı .'den tahsili yoluna gidildiği, ancak tahsil edilemediği, bunun üzerine anılan ödemeyi haksız olarak sağladığından bahisle müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak haksız ödemenin davacıdan tahsili amacıyla önce 12/11/2018 tarih ve E.94092 sayılı, 430.514,68 TL tutarlı ödeme emrinin düzenlenerek davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından işbu ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı, Kastamonu İdare Mahkemesi'nin 13/03/2019 tarih ve E:2018/1535, K:2019/305 sayılı kararıyla 6183 sayılı Kanun'un 37. maddesi uyarınca vadesi bulunmayan bir kamu alacağı olması nedeniyle tebliğname düzenlenerek davacıya ödeme için 1 ay süre verilmesi gerekirken, bu usul işletilmeden tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptal edildiği, bunun üzerine davalı idare tarafından 430.514,68-TL tutarındaki alacağın ödenmesi istemiyle davacıya 13/03/2019 tarih ve E.19530 sayılı Borç Bildirim Mektubunun gönderildiği, davacının bu borcu süresinde ödememesi üzerine anılan tutarın cebren tahsili için 6183 sayılı Kanun uyarınca dava konusu ödeme emrinin düzenlenerek davacıya tebliğ edildiği ve bu ödeme emrinin iptali istemiyle de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 19. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, tarımsal destekleme araçları arasında kırsal kalkınma destekleri de sayılmış olup, anılan destekler kapsamında; kırsal gelirlerin artırılması ve çeşitlendirilmesi, kırsal altyapı ve sosyal yapının güçlendirilmesi, modern sulama sistemlerinin geliştirilmesi ile doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi amacıyla, kırsal toplum kesimlerinin birlikte veya ferdî olarak yürütecekleri yatırım projelerinin maliyetinin bir kısmının masraf paylaşma esasına göre, Devlet tarafından karşılanacağı hükmüne; 23. maddesinde de, "Haksız yere yapılan destekleme ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranları dikkate alınarak hesaplanan kanunî faizi ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre geri alınır. Haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen gerçek ve tüzel kişiler, geri alınacak tutarların tahsilinde müştereken sorumlu tutulurlar." hükmüne yer verilmiştir.

15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun düzenlendiği Otuzbeşinci Bölümünün 489. maddesinde, bu bölümün amacının ulusal program ve stratejilerde öngörülen ilke ve hedefler çerçevesinde, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları da kapsayacak şekilde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirmek üzere Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usûl ve esasları düzenlemek olduğu belirtildikten sonra, 492. maddesinde, desteklenecek proje ve faaliyetleri belirlemek, uygulama sözleşmelerini hazırlamak ve başvurusu uygun görülen faydalanıcılarla sözleşme imzalamak, uygun bulunmayan başvurularla ilgili işlemleri yapmak, proje ve faaliyetlere yönelik tahakkuk, ödeme ve muhasebe işlemleri ile bunlarla ilgili her türlü kontrolü gerçekleştirmek Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nun görevleri arasında sayılmıştır.

5648 sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Hizmetleri Hakkındaki Kanun'un, "Gelir ve giderler ile yönetilecek hesaplar" başlıklı 15. maddesinin 4. fıkrasında, "Kurumun alacaklarının tahsilinde Kurum tarafından 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır." hükmü düzenlenmiştir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinin 1. fıkrasında, "Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır." hükmü ve son fıkrasında, "Kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usûl ve esaslar, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almaktadır.

5018 sayılı Kanun'un 71. maddesine dayanılarak hazırlanan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 19/10/2006 tarih ve 26324 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

Anılan Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, "kamu zararı", kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasından doğan zarar; (h) bendinde ise, "sorumlu" kamu zararının oluşmasına sebep olan kamu görevlisi olarak tanımlanmış olup; Yönetmeliğe göre tespit edilecek kamu zararlarının, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, rızaen ve sulh yolu ile ödenmek veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak ya da 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edilmesi mümkün bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; faydalanıcı ile yapılan sözleşme gereği ödenen proje ve yatırım bedelinin yersiz olarak ödendiğinin tespiti halinde, anılan ödemenin, faydalanıcıdan ve haksız ödemenin yapılmasını sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen kamu görevlisi dışındaki gerçek ve tüzel kişilerden tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı; ödemelerin, yersiz olarak yapılmasına, dolayısıyla kamu zararına neden olduğu tespit edilen kamu görevlilerinden ise, 5018 sayılı Kanun'un 71. maddesi ve bu maddeye dayanılarak yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kurallarının uygulanması suretiyle dava veya icra takibi yoluyla tahsil edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Başka bir anlatımla, 5018 sayılı Kanun'un 71. maddesi ve bu maddeye dayanılarak yürürlüğe konulan Yönetmelik, kamu görevlileri yönünden "özel düzenleme" niteliğinde olduğundan, 5648 ve 5488 sayılı Kanunlarda öngörülen tahsil usulünün kamu görevlilerine uygulanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu bakımdan, gerek 5648 sayılı Kanun'daki, gerekse 5488 sayılı Kanun'daki tahsilata ilişkin hükümlerin, haksız ödemeyi alan asıl muhatap (faydalanıcı) ile haksız ödemenin yapılmasını sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen kamu görevlileri dışındaki gerçek kişileri (örneğin müstahsil makbuzu, fatura, kira sözleşmesi vb. düzenleyen kişileri) kapsadığının kabulü gerekmektedir.

Buna göre, uyuşmazlığa konu kamu zararının, kamu görevlisi olan davacıdan, 5648 ve 5488 sayılı Kanunların atfıyla 6183 sayılı Kanun hükümlerine istinaden tahsiline yönelik dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Bu durumda, davacı hakkında düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kararda hukuki isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,

Davanın reddi yolundaki Kastamonu İdare Mahkemesinin 29/01/2020 tarih ve E:2019/538, K.2020/87 sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2020/1073, K:2020/1899 sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,

2025 ek ders fazla mesai konferans ücretleri 2025 ek ders fazla mesai konferans ücretleri

Kullanılmayan 89,60 TL yürütmenin durdurulması harcının, istemi halinde davacıya iadesine,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 06/12/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Editör: Haber Merkezi